Ana içeriğe atla

Hasta Piggy'den size mektup var!



  
  Allah'ım yine Piggy'nin evini ateşler aldı resmen! Zamanında yaptığım tüm dedikoduların hesabı şimdilerde teker teker soruluyor! İsyanlardayım uleyn. Önce gözüm şişti şimdi de midemi üşüttüm. İlk zamanlarda da midemi üşüttüğümün farkında da değildim, geçen hafta salı günü bir mide bulantısı başladı bende düşman başına! Zaten şu hayatta en çok korktuğum şey kusmak olunca midem bulanmaya başlayınca elim ayağım pasradı resmen. Okuldaydım, bembeyaz kesildim, ellerim titremeye başladı. Aha dedim ya şimdi matematik dersinde adam özel tanımlı fonksiyonları anlatırken özel tanımın tam da ö'süne kusacağım ya da gidip edebimle tuvalette kusmayı bekleyeceğim. İzin alıp çıktım, kedi adımlarımla gittim tuvalete, lavabonun başına geçip o muhteşem olayın gelmesini bekledim. Peşimden Koala geldi ama o malum olay gerçekleşmedi. 



   Meraklısına not: Koala'nın annesi ve babası sağlık memuru olduğu için bu konularda aşırı aşırı tecrübeli. Benim hiç bir zaman alışamadığım bir takım sağlık olaylarını bile adeta kantinde sıra bekliyormuşcasına sakin tepki verebiliyor! O özellikten biraz da ben istiyorum lütfen Allah'ım!! 

    Ben lavaboyla bakışarak 10 dakikamı geçirirken kıza gına geldi ve bana tuzlu çubuk kraker almak için gidip gelirken aynaya bakıp kendi kendimle konuşup bu konularda ne kadar da ödlek olduğumdan bahsediyordum. 



   Koala'nın gelişiyle iç hesaplaşmam yarım kaldı ve sürüklüyerek beni bahçeye çıkardı. Zorla kraker yedirmeye başladı, tabiki bunlar da mide bulantımı kesmedi. Müdür yardımcısından izin alıp bir koşu eve gidip geldim. Kekik yağını o muhteşem 3 kişilik göbeğime, kekik suyunu da midemme hüpletip kendime geldim. Tabi bu arada Hamburger'le sürekli iletişim halindeyiz ve onun bana "Kendine hiç dikkat etmiyorsun" konulu çığrınışlarına maruz kaldım. (Haklı olmasına haklısın Hamburger'cim ama söz konusu bulantı olunca önüme Kıvanç Tatlıtuğ bile gelse tanımam!)

    İşte salıdan cumaya kadar günler böyle geldi gitti, cuma günü okulda kötü olunca tıpış tıpış eve yollandım. Gidiş o gidiş. 5 gündür salondaki koltuktan totomu kaldırmaya zahmet bile etmeden 7-24 televizyon izliyorum. 



    "Doktora gitmiceeemmm!" tarzı serzenişlerime bir son vermek isteyen sevgili babam beni zorla pazar günü hastaneye götürdü. Orda da iki tüp kan tahlili, bir idrar bir de o malum tahlil sonrası teşhis hemencecik koyuldu. 

             MİDEMİ ÜŞÜTMÜŞÜM! 

     Gayet nacizane, biraz da havalı bir hastalık adı beklerken olan olaya bak. Mide üşütmesi. Neyse buna da şükür deyip prensesler gibi iki serumumu da yedim. Tabi kolumda serum takılıyken pek prenseslik halim kalmıyor ama yine de az çok giderim var. Ham maddem bile peri tozu sonuçta. (Tamam bazen şımarıklık konusunda fazla olabiliyorum ama bu hasta, yorgun, bitkin bloggerınıza biraz şevkat gösterseniz ne olur yani!??) 




    Şaka bir yana serumdan sonra az çok kendime geldim ama yine buram buram kekik koktuğum gerçeğini göz ardı etmeyelim. 




    Pazartesi günü okula gidemedim, andaç için cosplay tarzında bir şeyler yapacaktık. Tüm sınıf bensiz katıldı artık ama zaten tema Seksenler olduğu için içim ayrı bir buruktu. Gidebilecek olsaydım bile çok seve isteye poz vereceğimi sanmıyorum. Hep hayalim liseden mezun olurken prenses elbisesi giyip bahçede uçuş uçuş ordan buraya koşmaktı. 



    O da olmadığına göre rüküş hallerimi de kendimle yatağım gördü sadece. Zaten o mide bulantısıyla iki adım atsam on kişilik kusacak gibiydim. Şimdilerde az çok geçmeye başladı, adam gibi iki lokma tıkınabiliyorum, ona da şükür. 

    Tabi bu arada hastayken Hamburger'in beni es geçtiğini falan sanmayın. Her anımda yanımdaydı şapsal. Bedenen olmasa da en azından mesajlarla her daim birbirimizin başını ağrıttık, işte only true love!

      Hasta Piggy'nin size ileteceği şeyler şimdilik bu kadar, bir sonraki postumuzda sizi andaç ve mezuniyetle ilgili rahatsız edeceğiz efenim, iyi geceler, iyi okumalar! :)



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi