Küçükken hatırlıyorum da her derdimiz için uyuyunca ya da öpünce geçecek denirdi. +Annaağğğ dizimi sehpaya vurdum!!! -Gel, öpeyim de geçsin. +Anne ya başım çok ağrıyor. -Uyu kızım. Uyuyunca geçer. Şimdiyse bazı dertlerimize ya uykumuz yetmiyor ya da öpecek kimsemiz yok. İşte "büyüme" denen olguya da tam olarak burada başlıyoruz. Tüm prensesliğimle bugünlerde anlıyorum ki attığım her bir adımla, aldığım her bir nefesle hayat daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor. 18. yaşımı hep en güzel senem olarak düşünürdüm ama doğum günümden bu yana baktığımda elimde elle tutulur hiçbir başarım, hatırlayacağım güzel anlarım yok. Dedemin rahatsızlanışı, hastaneye yatışı derken geriye kalan tüm güzel şeyler gözümün önünden tek tek silinip gitmiş. Zaten tek başıma yapıp da eğlenebildiğim bir aktivite olmadığından ve çevremde fazla da arkadaşım kalmadığı için ister istemez Hamburger'e fazla yüklendim ve o da pes etti. Ona da kıyamıyorum, farkında olmadan üs
Zamanında parmağımın ucunda oynattığım herkesin âhı tuttu