Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ya uykumuz yetmiyor ya da öpecek kimsemiz yok.

Küçükken hatırlıyorum da her derdimiz için uyuyunca ya da öpünce geçecek denirdi.  +Annaağğğ dizimi sehpaya vurdum!!! -Gel, öpeyim de geçsin. +Anne ya başım çok ağrıyor. -Uyu kızım. Uyuyunca geçer. Şimdiyse bazı dertlerimize ya uykumuz yetmiyor ya da öpecek kimsemiz yok. İşte "büyüme" denen olguya da tam olarak burada başlıyoruz.  Tüm prensesliğimle bugünlerde anlıyorum ki attığım her bir adımla, aldığım her bir nefesle hayat daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor.  18. yaşımı hep en güzel senem olarak düşünürdüm ama doğum günümden bu yana baktığımda elimde elle tutulur hiçbir başarım, hatırlayacağım güzel anlarım yok. Dedemin rahatsızlanışı, hastaneye yatışı derken geriye kalan tüm güzel şeyler gözümün önünden tek tek silinip gitmiş. Zaten tek başıma yapıp da eğlenebildiğim bir aktivite olmadığından ve çevremde fazla da arkadaşım kalmadığı için ister istemez Hamburger'e fazla yüklendim ve o da pes etti. Ona da kıyamıyorum, farkında olmadan üs

"That story will be fine!" dediğinizi duyar gibiyim

Eğer mutsuzluk bir kuyuysa bende bu kuyu içerisinde o yüksek duvarları aşıp çıkmaya çalışan yavru minnoş bir kurbağa olabilirim.  Ama sadece olabilirim yani, dışarıdan bir el gelmezse bunu başaramayan, kuyuya düşen börtü böceği yiyerek dünyanın en şişko kurbağası olup biri beni keşfedene kadar beklemeye çalışacağım. "That story will be fine!" dediğinizi duyar gibiyim. Ağzınıza fırın küreğiyle bir vurdum mu azı dişinizle köpek dişiniz yer değiştirir benden söylemesi! Şaka bir yana bu konu hakkında sadete gelecek olursak (Gerçi ben sadet denilen mevzuya sadece dizilerdeki kız isteme sahnelerde gelinir sanıyordum. Yaş 18 ama daha yolun başındayız!) Öyle bir bıkkınlık içerisindeyim ki anlatamam. Son bir ayda olan her şey beni derinlemesine yıprattı ve 2016 yılını sadece bu mart-nisan aylarından dolayı en nefret edilenler listesinde birinci sıraya koydum bile. YGS'den başlayıp dedemi kaybedişim ve bu aralar hayatımın fazlaca tek kişilik geçmesi.  Eskiden

Melekler yoldaşın olsun minik kahramanım.

       Upuzun bir arada sonra karşınızda yine Piggy var, sevgili Piggyseverler! Biraz hüzünlü, biraz kırık, eksik ve yine de mutlu olmaya çalışan bir ruh hali içindeyim. En son 2 Mart günü yazmışım, bir daha da yazasım gelmedi. İlham perilerim yıllık izine çıkıp beni ter ettiler. Bugün de geldikleri yok zaten ama benim sadece içimi dökesim vardı.  Öncelikle 13 Mart'ta YGS sınavına girdim ve yerleştirme kısmı çok güzel bir şekilde yapıldı. Çok mutlu çıktığım ve Türkçe'yi full beklediğim sınavdan 12 gün sonra Türkçe'nin 12 yanlış olduğunu görüp her şeye lanet edip ortalığı toza dumana katmayı planlarken bir telefonla dedemi kaybettiğimi öğrendim.  Hamburger'in yanına gitmek için bindiğim otobüsten koşarak ve ağlayarak inip 20 dakikalık yol boyunca hayatımı sorgularken anladım ki bir dakika bile sonrasının ne olacağı belli değilken hayatı bu kadar ciddi almam ne derece doğruydu?  Ağlaya ağlaya arayıp "yanıma gel" dediğimde bir dakika geci