Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"Mutluluk sen ve ben işte, ötesi yok."

MUTLULUKTAN PIGGY'NİN AYAĞININ YERE BASMADIĞI BLOG'UNA HOŞ GELDİNİZ BİLİNDİĞİ ÜZERE EN SON SEVDİCEĞİNİN KALBİNE DOĞRU 19 NO'LU SEFERE ÇIKAN PIGGY KAPTAN'DAN HALA DAHA HABER ALINAMADI.  OLAYIN ÜZERİNDEN TAM 10 GÜN GEÇMESİNE RAĞMEN POLİS VE JANDARMA İSTİKBARATININ YAPTIĞI TÜM ÇALIŞMALARA RAĞMEN OLAY SONUÇSUZ KALDI DERKEN BİRAZ ÖNCE AJANSIMIZA GELEN BİLGİYE DAYANARAK PIGGY HANIM'IN SEVDİĞİ BEY'İN KALBİNDE VE GOBİŞİNDE ÇOK RAHAT OLDUĞUNU, ÇOK ACİL BİR ŞEY OLMADIĞI SÜRECE TOTOŞUNU ASLA VE ASLA KIPIRDATMAYACAĞI BİLDİRİLDİ.           Yine üçüncü sayfa haberi gibi bir giriş yaptıktan sonra artık konu başlıklarına geçiyorum. Bilindiği üzere mutlu hatta musmutlu giden güzel bir ilişkim var. Bol kafa ütülemeli, her sabah günaydın mesajlı, her gece iyi geceler iletili, birazcık (!) küfürlü, ucundan kıyısından kıskançlıklı, bol sarılmalı, araya biraz öpücüklü, az da olsa zorla ders çalıştırmacalı tumblr deyimiyle bir "relationship" 

Super Mom dizisinin Türk versiyonunu çekmeye adayım!

     İnsanın sevgilisi olduktan sonra tamamen değiştiği ne kadar da doğru bir tespitmiş. Daha önce de böyle olmuştu ama bu sefer kat kat fazlası resmen.       İçime XL şırıngayla anaçlık, duygusallık ve kedilik hormonları enjekte edilmiş gibi. Sanki karşımdaki 19 yaşında koskoca adam değilmiş gibi;   "Koşma, terleme."   "Oyunu kapat da artık derslere bak biraz."    "Geç oldu hadi uyuyalım, sabah erken kalkacaksın, okulun var." gibi gibi bir sürü anaçlık ve östrojen içeren mesaj atmaya başladım!          Önceleri pek farkında değildim ama gece yatmadan mesajları okuyup kendi kendime sırıtmak gibi aptal bir özelliğim daha var-mış; daha yeni fark ettim. Geçen gece açtım Whatsapp'ı (Allah'tan ikimizin de son görülmesi kapalı. Hamburger'e de aç demedim, o da bana bir şey demedi. Zaten ikimiz de adımız gibi biliyoruz ki ne onun gıcıklığına ne benden başkası katlanır ne de benim huysuzluğuma başka birisi bir hafta

Aşkım öyle bir tektaş al ki fesatların gözü kamaşsın!

"BUGÜN ÇOK GÜZEL ELLERİM SANKİ BİRAZ KİLO VERDİM EN GÜZEL SES BENİM SESİM AY RESMEN BİR PİREMSESİM YAKIN MEŞALELERİ YAKIN YEDİ CİHANA HABER SALIN GELİNLİĞİMİ HAZIRLAYIN BENİ BİR DAHA SAKIN ARAMAYIN!"   EVET SAYIN OKURLAR! BİR AYDIR BEKLENEN GÜN GELİP ÇATTI.  19 AĞUSTOS HAMBURGER'İN PIGGY'E RESMİ OLARAK AŞKINI İLAN ETTİĞİ, PIGGY'NİN MUTLULUKTAN TOTOŞUNUN HAVALARA GEZDİĞİ VE ŞİMDİDEN DÜĞÜNÜNÜ PLANLAMAYA BAŞLADIĞI TARİH!  PS: Umarım cimriliği tutar da karınca kadar tek taş almaz. Bu cüsseye söyle karafatma gibi bir tane yakışmaz mı sevgili okurlar? Güneş yansıyınca etrafa ışıklar saçsın ki fesatların gözü kamaşsın! :)      Şimdi gelelim bu güzel teklifin ne zaman, nasıl ve hangi koşullar alında geldiğine. Öhööm öhööm başlıyorum. Lütfen koltuklarda yerlerinizi alın ve bloguma odaklanan!              O gün akşam birlikte dışarı çıktığımızda aslında öyle bir teklifin geleceğini biliyordum, önceki gün Wha

Piggy Hava Yollarını tercih ettiğiniz için teşekkür eder, aşkınızın devamını dileriz.

     BULUTLARIN ÜZERİNDEN KAPTAN PİGGY'NİZ KONUŞUYOR! KENDİNİZİ AİT HİSSETTİĞİNİZ KALBE DOĞRU İNİŞ YAPMAKTASINIZ. LÜTFEN EN AZ HASAR İÇİN KEMERLERİNİZİ BAĞLAYINIZ, ARKANIZA YASLANIP BUNDAN SONRAKİ YOLCULUKLAR İÇİN VALİZİNE KOYACAĞINIZ EŞYALARI VE YANINIZA OTURTACAĞINIZ YOLCULUK ARKADAŞINIZI SEÇMEYE BAKINIZ!     AŞK DOLU GÜNLER DİLER, BU UÇUŞ İÇİN PİGGY HAVAYOLLARINI TERCİH ETTİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLERİMİZİ SUNARIZ!      Aşık olunca insanın hayal gücü bir başka çalışıyormuş azizim. Kafamda aynı anda 1500 tane kıskançlık planı yapıyorum. Yakında haberlerde "Einstein'in kayıp kızı" olarak boy gösterebilirim haberiniz olsun!      Hiç alışık olmadığım şeyler yaşıyorum ve yine hiç alışık olmadığım karakterde biriyle birlikteyim. Birlikteyim demek ne kadar doğru bilemiyorum. Daha yüz yüze ciddi bir teklif bile gelmedi ama ikimiz de baya ilişki psikolojisine girmiş bulunuyoruz. Çocuğa maymun diye diye kalbime soktum ya hayırlısı. (Çiğköfte bile yerken

"Yedi cihana haber salın, gelinliğimi hazırlayın. Beni bir daha sakın aramayın!"

     Paris günlükleri serisinden sonra nihayet kendi hayatımı doya doya bloguma yazabiliyorum. Şimdi gelelim bu son bir haftada Hamburger'le ilgili neler olduğuna.      Zaten bilindiği üzere Paris'te her gece otelin lobisinde saat 11'den 4'e kadar konuştuk. Bir gece kavga ettik, ertesi gün gönlünü almaya çalıştım. Başardım da. Onun yüzünden lobide oturan Hintli'lerle akraba oldum! En son hatırladığım şey Hintli bir kızın bana kendi yaptığı keki ikram etmesiydi. (Yalan yok biraz tiksine tiksine yedim ama o saatte açlığımdan başka bir şeyi düşündüğüm yoktu!)          Paris'e döndüğümde bir akşamüstü buluştuk. Önce evden beni aldı, Telli evden bir saat geç çıkacağı için en prenses ses tonumla sordum:    "Beni hayvanat bahçesine götürür müsüüüğğnn?"  Bilmeyenler için dip not: Bir buçuk aydır yoğun aşk yaşadığım kaplumbağamı hayvanat bahçesine teslim etmek zorunda kaldım... Çünkü en son onu gördüğümde evinden kaçmaya çalı

Paris Günlükleri #3

    Günlüğümün son ve en güzel kısmına geldik şimdi! DISNEYLAND!    18'inde olmama rağmen yaş, ırk ve cinsiyet farketmeden herkesin cennet olarak nitelendirdiği tek eğlence parkı olmaya aday. Ve gerçekten de 4 yıllık hayalimin gerçeğe döndüğü tek yer. Dünyada görmek ve gezmek istediğim yerlerin listesinin ilk sırasındaydı. Şimdi üstüne bir çizik attım ama en kısa zamanda tekrardan ziyarete gideceğime asla ve asla şüpheniz olmasın! Çünkü kesinlikle bir günde gezilecek bir yer değil. Ne oyuncaklara ne de dükkanlara yetişebiliyorsunuz.     Biz tur programımız dahilinde sadece Disneyland köyünü gezdik. Zaten Disneyland iki bölümden oluşuyor; köy ve stüdyo. Stüdyo ve köyün biletleri ayrı ayrı alınıyor ve ikisini aynı güne sığdırmanız kesinlikle imkansız!      Toplamda dört bölümden oluşuyor; Tomorrowland, Fantasyland, Frontierland, Adventurland.      Zaten park başlı başına bir şehir içinde 20'ye yakın restaurant, 30'u geçkin alışveriş dükkanı v

Paris Günlükleri #2

     Şimdi gelelim muhteşem(!) Paris turumuzun ikinci gününe. (Bu ünlem işaretinden de anlayacağınız üzere ailecek ve turdaki diğer kişilerin de ortak fikriyle memnun olmadığımız çok nokta vardı, bunların hepsini son postun not kısmında teker teker yazacağım.)     Öncelikle sabahın 8'inde otelin lobisinde toplanacağı söyleneceği için Paris'te daha güneş doğmadan kalktık. Tabi ki tur rehberimizin saat dokuzda geldiğini söylemezsem olmaz.      İlk durağımız Paris'i Paris yapan, orasının simgesi haline gelen Gustave Eiffel'in eşsiz eseri Eyfel Kulesi'yle başladık. Bilindiği üzere toplamda 3 kattan oluşuyor. (Katlara çıkabilmek için en az 20 dakika beklemek zorunda kalmanız da cabası!) Merdivenle veya asansörle çıkılabiliyor. Birinci kat 3000, ikinci kat 1500, üçüncü kat da 300 kişi taşıyabiliyor. Biz fazla zamanımız gitmesin diye sadece ikinci kata çıktık. Ama manzarası resmen mükemmel! Tüm Paris ayaklarınızın altında.      Piggy'den not:  Eğer gid