Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İflah olmaz bir terazi burcuyum.

"Bir kitap okudum, hayatım değişti." veya "Bir film izledim, bambaşka biri oldum." demek isterdim. Ama maalesef ki iflah olmaz bir terazi burcuyum. Benim için değişim her dakika, her an. Bir filme veya kitaba bağlı değil. Nefes aldığım her an daha başka duygulara, daha başka hislere kapılıp kendimden sıyrılıyorum. İyi mi yoksa tamamen kötü mü bilmiyorum. Bir gün birini çok sevip, öteki gün ondan nefret edişlerimi de buna bağlıyorum. Kaldı ki artık kimseyi nefret edecek kadar bile  sev(e)miyorum. Herkes soğuk, içten pazarlıklı çıkıyor. En yakınım dediğim insan artık bir bukalemun misali. Baktıkça midem bulanıyor. Yaptıkları, söyledikleri öyle bir batıyor ki. Kötü bir şey söylemediği halde içinden geldiğini düşünmediğim için ondan an be an uzaklaşıyorum.  Artık onu tanımıyorum.  Tanımak istemiyorum.  Yüzüne bakınca bile eski samimiyeti bulamadığım bir insanla ne konuşulur bilmediğim için tamamen sessiz kalıyorum. Söylediği her bir cümlede daha da gözümd

Bugün de sana ayağını öpmeyen bir sevgili veren Allah için ne yaptın!?

Başlık biraz ürkütücü gelebilir farkındayım ama inanın ki duyduğumda ben de şok geçirmiştim. Ve bazen insanların bana bu denli özelini anlatacak kadar güvenmesi gerçekten anksiyete atakları geçirtiyor.  Yapım itibariyle her zaman mesafeli ve karşı tarafların dediğine göre suratsız bir kişilik olduğu için insanların bana ısınması veya nefret etmesi saniselik olaylara bağlı. O anki ruh halime göre.  Yine böyle sınıftaki arkadaşlarımın gürültüsünü duymamak için kitaba gömüldüğüm bir sabahta yanıma bir kız oturdu. 1. sınıftan beri tanıyorum ama hiç konuşmuşluğum yok. (Laf aramızda iyiki de olmamış, bir süre sonra insana bileklerini kestirtecek kadar boş muhabbet edebiliyor!?) Ben de (içimdeki son insani kırıntıları kullanarak) "Günaydın" dedim. Ahhh anam demez olaydııım! Bir başladı hayat hikayesini anlatmaya Allah'ım Seda Sayan'ın evliliklerini dinleseydim kesinlikle daha az yorulurdum. Veya Mehmet Ali Erbil.  Anası, babası, danası, sülalesinde ne kadar boş iş

İnsanlar sigarayı bırakınca mutlu olur, bense insanları.

Her şeyi bırakıp güneye yerleşsem diyorum.  Gerçi yaş grubum itibariyle yönelimler daha çok Marmara'yı gösteriyor ama benim insansız hava sahasına, yalnızlığa ve sakinliğe ihtiyacım var.  Bazen keşke diyorum Benjamin Button olarak doğsaydım. Yaşlı olarak doğup bebekken gökyüzüne bir ışık olarak süzülüp çekip giderdim yeryüzünden. Ne kadar zor olabilirdi ki?! En azından 21 yaşında insanlardan kaçmak için bu kadar uğraşmak zorunda kalmazdım. Lisedeyken hep üniversite hakkında konuşurduk. Açıkçası o zaman da çok hayalim yoktu bu zamanlara dair. Tek istediğim evimde oturup sabah akşam dizi-film izlemek ve örgü örmekti. Böyle deyince arkadaşlarım bana hep gülerdi. Şimdi bakıyorum da tüm bu 2 yıl boyunca gerçekten sadece bunu yaptım ve bir dakika bile pişman olmadım. Arkadaşlarımsa kendini tamamen salıp deyim yerindeyse totoşu başı dağıttılar. Böyle bir şeyi de hiç yapmak istemedim. Galiba bana hitap etmediği için. Sadece huzur ve dinginlik istedim.  Ve ulaştım. Ama ba

En güzel yanım; yalnızlığım.

Yalnızlık; en güzel moti vasyon kaynağım.  Zamanında hiç sevmezdim, hatta en çok korktuğum şeydi. Ama şimdiyse yalnız kalmak için an kolluyorum. İnsanlardan kaçıyorum sanki.  O kadar sığ, yapmacık ve sanal geliyor ki ilişkileri hazmedemiyorum. Kafa dengim yok, zaten laf aramızda son günlerde kafam yerinde bile değil. Sorumluluklarım altında eziliyorum.  Sadece bu günlerde ufak bir yardıma ihtiyacım olduğunu hissediyordum. Ama içimi çevremdekilere açınca yanlış bir istek olduğunu anında anladım.  Galiba büyüdükçe en yakınındakiyle bile aranda kocaman bir dağ oluyor. Seviyorsun, seviliyorsun; kalpleriniz arasında mesafe yok. Ama gel gör ki aynı şey kafalar için geçerli değil. Arası adeta uçurum. Ve maalesef sevgi de anlaşılmadan hiçbir anlama gelmiyor.  Bu yüzden en iyisi sessiz kalmak.  Kendimi en ufak bir molada bile kitaplara gömmek. Sayfalarda gezinmek, her bir sözcüğü sindirerek okumak. Canın istediğinde şarkılara boğulmak; kimsenin seni kurtarmasına izin vermede