Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sosyalleşenlerden misiniz, sosyalleşemeyenlerden misiniz?

Tatilimin birinci haftasının son demlerini yaşarken içim biraz buruk sevgili Piggyseverler...  Önümde coğrafya test kitabım, ellerimde yeni kurumakta olan bordomsu ojelerim, yanımdaysa aşık olup nüfusuma geçirmek istediğim yayla çorbam. Kısaca "klasik Piggy". Ve önümde her geçen gün büyümekte olan popom ve göbeğim! Sanırım sınav yılı olmasının en en en büyük dezavantajı bu. Bir hafta önce bir şey yiyememekten dolayı 4 kilo veren ben bir hafta sonra adeta dev anası gibi ortalarda gezebiliyorum.  Neyse önemli olan sağlık deyip kiloya fazla değinmiyorum. Gelip geçici şeyler sonuçta. (Böyle diyen Piggy Hamburger'in göbişine deli gibi aşıktır!)  Bu arada sizlerden aldığım yorumlardan dolayı çok çok çok mutluyum! Şu sıralar morale çok ihtiyacım olduğundan her biri bende resmen doping etkisi yapıyor! 17 gün kaldı sonrasında Hamburger'e blog linkini verdikten sonra ikimizin fotoğraflarını buralarda boy boy görebilirsiniz! :)  Ama küçük bir dip not. Yü

Kuralımız "kuralsızlık" oldu!

    Aranızda benim gibi Leyla ile Mecnun bağımlısı olan var mıdır, bilemiyorum ama her 10 kişiden biri mutlaka izlemiştir diye düşünüyorum.        İlk başlarda televizyonda bölüm bölüm gösterilmeye başlandığında -yalan yok- basit bir dizi olarak gelmişti. Sonrasındaysa bir arkadaşımın tavsiyeleriyle yazın oturduğum başına ve (sanırım) 108 bölümü bir ayda bitirdim. Ve hala daha Youtube'dan gerek Leyla the Band'ın gerekse tekrardan duygusal sahneleri izleyip izleyip hüzünleniyorum.     Zaten yapım gereği çok komedi seven biri değilim. Daha çok melankolik, duygusal takılıyorum.     Bu yüzden de replikleri beni çok etkilemişti. Onlar sayesinde diziye tutkun oldum diyebilirim.      Mesela izlemeseniz bile İsmail Abi'yi bilirsiniz. O saf, farkında olmasa da bazen komik ama o gemiye dair inançlı halleri kim bilir kaç cümleye, yazıya, resme konu olmuştur.     Bende hayatımdaki güzel şeyleri beklemeyi onunla öğrendim diyebilirim. Bana sabrı öğrettiği kaçınılmaz bir ge

Her şeyden ortaya karışık; Cem Yılmaz'ın deyimiyle "Little little into the middle!"

    Her şeyden ortaya karışık, bir bağlamanın her telinden şarkılar okuyacağım bir post daha huzurlarınızda sevgili okurlar.     Dışarının -2 derece soğuğuna rağmen (Siz, sevgili okurlarım nerelerde oturuyorsunuz/okuyorsunuz bilmiyorum ama benim oturduğum şehre yaklaşık 6 yılda bir kar yağdığı için -ki ona da kar denmez, iki saatte eriyip gidiyor- soğuğunu biz çekiyoruz. İzmirliler de güle oynaya Instagram'ı kar selfieleriyle dolduruyor! Eee insaf kardeşim bizim de canımız çekiyor!) sıcacık battaniyem üstümde, klimanın karşısında mutlu göbişler dercesine yayılıp yatıyorum.      Tabi yatıyorum dediysem de sokaktaki dostlarımızı da asla ve asla unutmuyorum! Pencerenin kenarına buğday ve bulgur taneleri; kapının önünde yaz-kış değişmeyen bir kap su ve mama. Yapması çok zor değil, yemek artıklarını bile koysanız bir çok canı sevindirebilirsiniz.      Hatta bir de double sevaba girmek isterseniz bütün Migros'larda satılan 1 TL'lik çanta boy mamalardan al

9 ay karnında taşıdığın ve bu yaşa kadar büyüttüğün için teşekkür ederim; gerisini ben haIIederim kayınvaIideciğim.

Bu güzel yorumlarınız için hepinize çok çok çok teşekkürler! Beğenip de fikir belirten elleriniz dert görmesin inşallah amiinnnn tütütütütüüü!       Bol tükürüklü bir girişin ardından sevgi, saygı, mutluluk, aşk ve pembe prenseslik tozuyla karşılıyorum sevgili okurlar! Son günlerde artan okuyucu sayım ve aldığım mesajlar/yorumlar doğrultusunda tam gaz devam ediyorum. Gerçi hala daha Hamburger'in bu blogtan haberi yok. O da içime ayrı dert oldu. Birinci yıl hediyesi yapacaktım ama altıncı aya kadar zor dayanırım gibime geliyor!      Bu sevgi dolu(!) başlığımdan da anlaşılacağı üzere bu postum tamamen sevdiceğime yönelik.      Sevgili olalı tam tamına 5 koca ay olmuş!      153 gün! (Been Together sağolsun!)       3272 saat!     ........     İlişkimi hesaplarken de olsa matematiğim buraya kadar sevgili okurlar, üzgünüm. Hamburger'i daha tam anlamıyla tanımıyorsunuz. Gerçi taa ilk baştaki postlarımı okuyanlar muhakkak bilirler az çok.

Yağmur yağıyor, seller akıyor. Arap kızı camdan bakıyor!

      Gerçekten de yağmur yağıyor, seller akıyor ve Piggy camdan bakıyor! Hatta hava o kadar berbat ki camdan bakmaya bile korkuyor! Allah'ım resmen durdun durdun şu sonbahar aylarını ve kışın yarısını günlük güneşlik geçirttin ve ocak ayında, tatile bir hafta kala "alın size tatil" der gibi sağanak yağış getirdin!? Olacak iş mi bu? Neyse hikmetine sual olunmaz yine şirk koşuyorsun demesinler diye konu değiştiriyorum.       Bugün akşamüstü arkadaşımla buluştuktan sonra eve dönerken resmen uçacaktım! Mutluluktan veya prensesliğimden değil, yanlış anlamayın. FIRTINADAN!       Hasta olduktan sonra kilo verdim okey ama rüzgarda sendeleyecek kadar da değil. Hep zayıf arkadaşlarımla rüzgarlı havalarda dalga geçip "Koluna gireyim de uçma!" derdim! Bugün de benim bacağıma tanker bağlamaları lazımdı. O muhteşem Jeremy Scott koleksiyonu leoparlı çizmelerim resmen fırtına mağduru olup ayağımdan uçup gideceklerdi! Aman Allah'ım sen minnoş ayaklarımı ve

I am the best, alayına rest!

Bugün yeni, ponçik, azıcık piremses, toz pembe hayatımın 2. günü. Bilindiği ve bu bloga yazdığım üzere çarşamba günü akşamı tüm sıkıntılarımı, beni üzen olayları/kimseleri, strese sokan şeyleri hiiiç üşenmeden (kabul ediyorum biraz işsizim) bembeyaz bir A4'e yazıp tuvalet lavabosunda yaktım. Ha niye tuvaletteki lavabo diye soracak olursanız annem yangın çıkma ihtimaline karşı elindeki küçük kovayla başımda bekledi.  İşte prenses olduk olmasına ama hala daha geçmişimi yakıp geleceğim için iyi dileklerde bulunurken annem yangın ihtimaline karşı başımda bekliyor... Annelik kutsal görev azizim. Ama şaka falan bir yana kendimi gerçekten ruhen rahatlamış ve arınmış hissediyorum. Belki kendimi bu şekilde hafiflemeye odakladığım için olabilir, emin değilim ama çok stresli biriyseniz bunu arada yapmanızda fayda var sevgili dostlar. Emin olun ki farkını göreceksiniz!  Geleceğin psikologu konuşuyor, herkes ayağını denk alsın heeyytt! Aaa bu arada buraya çakraların fo