Ana içeriğe atla

I am the best, alayına rest!


Bugün yeni, ponçik, azıcık piremses, toz pembe hayatımın 2. günü. Bilindiği ve bu bloga yazdığım üzere çarşamba günü akşamı tüm sıkıntılarımı, beni üzen olayları/kimseleri, strese sokan şeyleri hiiiç üşenmeden (kabul ediyorum biraz işsizim) bembeyaz bir A4'e yazıp tuvalet lavabosunda yaktım. Ha niye tuvaletteki lavabo diye soracak olursanız annem yangın çıkma ihtimaline karşı elindeki küçük kovayla başımda bekledi. 

İşte prenses olduk olmasına ama hala daha geçmişimi yakıp geleceğim için iyi dileklerde bulunurken annem yangın ihtimaline karşı başımda bekliyor... Annelik kutsal görev azizim.


Ama şaka falan bir yana kendimi gerçekten ruhen rahatlamış ve arınmış hissediyorum. Belki kendimi bu şekilde hafiflemeye odakladığım için olabilir, emin değilim ama çok stresli biriyseniz bunu arada yapmanızda fayda var sevgili dostlar. Emin olun ki farkını göreceksiniz! 
Geleceğin psikologu konuşuyor, herkes ayağını denk alsın heeyytt!


Aaa bu arada buraya çakraların fotoğrafını atmışken şu meditasyonu da denemenizde fayda var! 


Aramızda kalsın ama ben bu tarz şeylere hiç inanmayan biriydim. Lakin bu sınav stresiyle tanışana kadar. Hayatımda tahmin edemeyeceğim bir kişiliğe büründüm. Eski prenses Piggy nerede, şimdiki piremses Piggy nerede aa dostlar!? Hareketler biraz komik olabilir ama ruhen rahatlattığı bir gerçek. Sadece sessiz bir ortamda yapılması gerekiyor. 



Kendim hakkında yine dilim durmak bilmedi şimdi de "my lovely boyfriend" sıfatı altında benim minnoş sevdiceğim Hamburger'e geçelim! (100 kilo adama minnoş demek de bana övgü ama HAS-TA-SI-YIM)


Sevgilisi burda eve akşam 9'da yorgun argın özel dersten dönerken beyefendimiz Ankara yollarını arşınlıyor... Gel de kıskanma! Hayır yani kıskanmayı da geçtim birlikte gidip el ele, kol kola, göbiş, göbişe karlarda yuvarlanıp obez kardam adam yapsaydık!? Ne olurdu yanii!?


Hatta burnunu falan koymazdık, o havucu da birlikte yerdik. Böyle de romantik hayallerim var! Tam bir prenses olduğum her halimden belli değil mi? :))))))))))

Hamburger'i arabaya binerken uğurlayamasam da en azından bugün yarım saatliğine görüp kendi portatif şarj aletimi, dün gece kendi ellerimle yaptığım ,biraz fazlaca ıslak olan, brownie'mi ve okulda yemelere doyamadığım kantininizin 4 yıldır getirmeyip son yılımda, okulumu bitirmeye 5 ay kala getirdiği Chupa Chups jelibonu da araya sıkıştırıp eline verdim torbamı. Tam bir anne ruhum var diyorum, yalan değilmiş değil mi?


Ekvator yarıçapı olan 6387 km olan dünyamız bile BigBen'den beri böyle güzel bir jelibon görmedi! 

Reklamlaarrr 1-2-3- FINISH

İçimdeki anne 18 yıldır kendini sakladı da Hamburger'e nasip oldu resmen. Ama zaten oldum olası yaşıtlarımın yaptığı şeylerden pek hoşlanmazdım. En basitinden beach clup'larde deli gibi eğlenmek yerine evde oturup kitap okumayı tercih ederim. Böyle de dengesiz bir kızım. Ama sakinlik, sessiz ortamlar her daim daha çok hoşuma gidiyor. Ve bir de kendimi olabildiğince geliştirmek. Mesela şimdi işaret diline taktım! Sınavlar geçince ilk işim kursuna gitmek, eğer kursunu bulamazsam da evde kitaplar aracılığıyla kendi kendime öğrenmek olacak. Birde "Half Danish" sevdiceğimi azıcık kafalayıp Danca öğrenmek! Biraz (!) kaba ama idare edeceğiz artık. Belki de ileride işim yarar kim bilir! :)


Biz de bu şekil prenses oluruz artık ne yapalım!

Meraklısına not: Dövmen var mı diye merak edenlere, 18 yaşındayım ama annemlere dövme desem o dövme modelinin aynısını ağzıma terlikle çizeceğini bildiğim için susuyorum. Şimdilik saçımı maviye boyama planlarım var! Kanatlı ayakkabılarımdan ikinci şok dalgası kapıda beyler saklanın! :)


Mutlu, huzurlu, sevdiceğini uzağa yollamış, tostla çiğ köfteyi de birer saat arayla yediği için midesi biraz rahatsız olan Miss Piggy'i hepinizi en en mis kokulu öpücükleriyle öper ve iyi geceler diler efenim.

NOT: Bunu söylemeyi asla unutmamam lazım diye kendime yüz kere tembih ettim resmen. Şimdi deeee konuya geçiyorum! Yorumlarınız benim için o kadar değerli ki! Yalnız başladığım bu yolda gerek yazılarımı beğenerek gerekse beni beğenerek yaptığınız yorumları okurken gözlerim ister istemez doluyor. Normalde çok da duygusal biri değilim aslında
(çarpıldı). 18 yaşımda böyle bir okuyucu kitlesine sahip olmak her bloggera nasip olmaz diye düşünüyorum ve yaptığınız yorumlardaki her bir harf için size "çomçok" teşekkür ediyorum! 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi