Eveet, aylar aylar sonra aradığım huzuru biraz önce kaçırmadan yakaladım. Elimde sıcak çikolatam, klimanın verdiği sıcaklıkla birlikte vücuduma her geçen saniye hakim olan o tembellik hissi, karnımda laptop'um, kulağımda ise İdo Tatlıses'ten Marifet. Tamam bu son örneğe kadar size tam bir tumblr kızı gibi geldiğimin farkındayım ama veledin şarkıları çok iyi ya. Babası gibi diyeceğim ama babasının şarkılarını çok dinlediğim söylenemez. Anca rakı sofrasında arka fonda çalan "Beni Benden Alırsan" şarkısına bayılıyorum. Onun dışında diğerleri tırt, pek bir bilgim yok. (Çarpılmadan söyleyeyim "Kalakaldım" da güzeldir.)
(Hamburger'e yaltaklanırken temsili Piggy)
Amann boşverin şimdi Tatlıses sülalesini biz keyfimize bakalım. Uzun zamandır kendimi hiç böyle rahat hissetmemiştim doğrusu. YGS stresi beynimi hafiften kemirirken ruh halim resmen limit noktaların hangi noktalarda sürekli, hangilerinde süreksiz olacağını belirten zikzak grafikler kadar karışık.
Zaten cuma günkü matematik dersinde resmen hayatımı baştan sona gözden geçirdim. Yok böyle bir ızdırap kardeşim. Türevin triginometrik fonksiyonları nedir ya? Kime kızdınız da buldunuz siz bu denklemleri. Gerçi bunlara denklem demek diğerlerine hakaret olur. İki ders saati (80 dk) boyunca hayatımı, varoluşumu, okuduğum okulu, ergenliğimi ve ilişkimi baştan sona kurcuklayıp Hamburger'in doğum gününde ne yapacağımı planladım. Doğum günü 4 Mart'ta ama şunun şurasında marta ne kaldı ki? Zaten günler resmen 1 saatmiş gibi geçiyorken martın iki hafta sonra kapıya dayanması kaçınılmaz gibi.
Acaba böyle bir pasta falan mı yaptırsam? Hem ismine çok manidar olur, hem de o küçük hamburgerleri ilerideki yavrucuklarımız olarak algılamasını sağlarım. (Subliminal mesajlar online, piç gülüşü style.) Şaka maka bir yana Hamburger'li pasta harbiden çok iyi bir fikirmiş. Gerçi Hamburger'in daha bu blogtan haberi yok. Haberi olunca da nasıl bir tepki vereceğini kestiremiyorum. Söylemediğim için kızar mı, yoksa yazılanları okudukça kendi kendine mutlu olur da o yamuk ağzı saf gülümsemesi moduna geçer mi? Eğer bu koca çenemi tutabilirsem planım birinci yılımızda linkini vermek. Ama dayanamazsam da doğum gününde de verebilirim. Off Allah'ım sevgili işlerinin en zoru bu hediye olayları.
(Ama tabiki böyle şeyler gelirse de ilk başta mırın kırın etsem de seve seve kabul edebilirim!)
Şahsen ben manevi hediyeleri daha çok seviyorum. Belki kendi küçük ama anlamı büyük. Mesela Hamburger'e daha önce Fenerbahçeli çakmak, anahtarlık aldım.
Meraklısına minnak not: Tabiki bunları almamda konuştuğu eski kızın bir etkisi yok, saçmalamayın! Tamam tamam itiraf ediyorum. Biz sevgili olduktan sonra da kızın aldığı çakmakla anahtarlığı kullanıyordu. Bende gittim daha iyisini aldım! Çünkü prenses olmak bunu gerektirir. Hmm birazcık kıskanç bir prenses...
Sonrasındaaaa iki tane pörtlek gözlü japon balığı aldım. Hem kendime hem de ona. Biri turuncu, biri de siyah. Tabi ki onlar benim tavsiyelerim sonucu erken yaşta hayata veda ettiler. İkisini de yeniledik, şuan çok mutlular.
(Bu sevimli pıtırcıkları da çocuğumuz olarak sayıyoruz. Üniversiteye geçince dördünü de aynı akvaryuma koyup kardeşleri kavuşturacağız.)
Aaa unutmadan geçmeyelim bir de parmak kuklası aldım. Hemde sincaplı! Hamburger'i hiç kendi ismiyle sevmediğim için ilişkimizde her türlü yemek ve hayvan ismini kullanıyoruz. Ahududu reçelinden tutun küçük kara balığa kadar. Gerçi sevgilimin dolma gibi parmaklarına o parmak kuklası sığmadı gibi ama yine de masasının bir köşesinde duruyor şimdilik.
Sizden bir ricam daha var sevgili okurlarım. Eğer doğum günü için böyle değişik ve sevgi dolu bir hediye önerisinde bulunursanız çok çok çok sevinirim! :)
!!!! Postu bitirmeye bir adım daha yaklaşmışken şunu da söylemek istiyorum. Bundan iki post önceki yazımda iki tane negatif yorum aldım. Belki postun başlığından belki de içeriğinden bilemiyorum ama "şirk koştuğumu" iddaa eden "sevgili minnoş okurlarım" var. Ulen bu blogu baştan başa okuyun da bi' bakın öyle bir şey iddaa etmiş miyim daha önce? Veya lafını geçirmiş miyim. Zaten ben bırakın şirk koşmayı, düz yolda bile koşamayan biriyim. Lütfen postların içeriğini okumadan sadece başlıklara bakarak yorum yapıp prenses sinirlerimi hoplatmayan yoksa cücelerim icabınıza bakar!
Daha önce yazdın mı bilemiyorum geçen hafta Hamburger İzmir'deydi. Çocuğun evden çıkıp bakkala gitmesine bile gönlüm razı olmuyorken okul tuttu gezi düzenledi İzmir'e. Sonra Piggy tabi ki sinir olmasın. Gelecek hafta da (hem de tam 5. ay dönümümüzde) Eskişehir'e gidiyorlar. Allah'ım sana şirk koşan bir kulun (!) olarak lütfen bana sabır yükle. Bol bol yükle ki şimdiden depo edeyim.
Uzun lafın kısası, bunca şeyin sonu, İbrahim Tatlıses'le başlayıp Serdar Ortaç'la sona eren mutlu sonum, önümde Kinder yumurtalarından topladığım 6 Miniom'um, Hamburger'in bana hediyesi kar kürem ve oyuncak atım, bitmiş sıcak çikolata bardağımla size iyi akşamlar dilerim.
Hayatınızdaki her şeyin güzel gitmesi dileğiyle efenim, iyi akşamlar, saygılar... :)
Postu bitiresim gelmediği için uzattıkça uzatıyorum ama şunu dinleyin de keyfiniz azıcık yerine gelsin!
**Hamburgerciğime itafen "İki deli bir araya gelmemeliydik!" :)
Yorumlar
Yorum Gönder