Ana içeriğe atla

Super Mom dizisinin Türk versiyonunu çekmeye adayım!

     İnsanın sevgilisi olduktan sonra tamamen değiştiği ne kadar da doğru bir tespitmiş. Daha önce de böyle olmuştu ama bu sefer kat kat fazlası resmen. 


     İçime XL şırıngayla anaçlık, duygusallık ve kedilik hormonları enjekte edilmiş gibi. Sanki karşımdaki 19 yaşında koskoca adam değilmiş gibi;



  "Koşma, terleme."



  "Oyunu kapat da artık derslere bak biraz." 



  "Geç oldu hadi uyuyalım, sabah erken kalkacaksın, okulun var." gibi gibi bir sürü anaçlık ve östrojen içeren mesaj atmaya başladım!




     

   Önceleri pek farkında değildim ama gece yatmadan mesajları okuyup kendi kendime sırıtmak gibi aptal bir özelliğim daha var-mış; daha yeni fark ettim. Geçen gece açtım Whatsapp'ı (Allah'tan ikimizin de son görülmesi kapalı. Hamburger'e de aç demedim, o da bana bir şey demedi. Zaten ikimiz de adımız gibi biliyoruz ki ne onun gıcıklığına ne benden başkası katlanır ne de benim huysuzluğuma başka birisi bir haftadan fazla dayanır!) yukarı çıka çıka mesajları okuyorum. Okurken baştan ayağa ikişer kez kendimi çimdikledim zaten "Bunları yazan ben miyim Allah'ım" diye. Çocuğa resmen eriyip bitmişim, dondurma olmuşum. 




    Ama hakkını da asla yiyemem eşek sıpası benimle çok daha fazla ilgileniyor. 1 aydır cips yemem yasak en basitinden. Zaten onun yerinde başkası olsaydı bana böyle saçma salak yasaklar koysaydı kendime cipslerden krallık kurardım da konu Hamburger olunca yiyeceğim lafları düşünüp vazgeçiyorum. 





   Zaten öyle değişik bir ilişkimiz var ki daha önceleri çok küfretmeyen Piggy'nin şimdiki 10 lafından 5'i küfür. Yüzyüze, telefonda, mesajda, havada veya karada hiç fark etmiyor. En ufak bir kıskançlık belirtisinde her şeyi birbirine katıp özenli bir küfür ve argo kelimeler dizisi kurup tek tek iletiyorum. O da benim sarı saçlı, mavi gözlü tumblr boy'lu kıskandırma çabalarıma aynı şekilde cevap veriyor. Sonrası beş dakikalık kavga. Eğer yan yanaysak beş dakika sonra sarılma, öpme, gıdıklama. Yok eğer mesajla konuşursak yarım saat beklemeden sonra "Çirkin" diye atılan mesajla karşılıklı oynaşarak barışma merasimi. 




       

    Tokadıyla, gıdıklamasıyla, kıskandırmasıyla, inadıyla, her gün yollanan onlarca fotoğrafıyla, Instagram'dan etiketlenen bir sürü gönderisiyle, Whatsapp'ta yapılan bol aşk kokulu durum güncellemeleriyle, atılan tweet'leriyle, her kıskançlık krizi sonrası kocaman bi' sarılmasıyla, hapşırırken yanlışlıkla öpmesiyle (!), omzunda sırtımı kaşırken beni uyutup saçlarımı okşamasıyla, her şeyiyle ve sahip olduğu tüm her şeyle benim olan adam. Seni çok seviyorum! :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi