Ana içeriğe atla

Aşkım öyle bir tektaş al ki fesatların gözü kamaşsın!

"BUGÜN ÇOK GÜZEL ELLERİM
SANKİ BİRAZ KİLO VERDİM
EN GÜZEL SES BENİM SESİM
AY RESMEN BİR PİREMSESİM

YAKIN MEŞALELERİ YAKIN
YEDİ CİHANA HABER SALIN
GELİNLİĞİMİ HAZIRLAYIN
BENİ BİR DAHA SAKIN ARAMAYIN!"



  EVET SAYIN OKURLAR! BİR AYDIR BEKLENEN GÜN GELİP ÇATTI. 

19 AĞUSTOS HAMBURGER'İN PIGGY'E RESMİ OLARAK AŞKINI İLAN ETTİĞİ, PIGGY'NİN MUTLULUKTAN TOTOŞUNUN HAVALARA GEZDİĞİ VE ŞİMDİDEN DÜĞÜNÜNÜ PLANLAMAYA BAŞLADIĞI TARİH! 

PS: Umarım cimriliği tutar da karınca kadar tek taş almaz. Bu cüsseye söyle karafatma gibi bir tane yakışmaz mı sevgili okurlar? Güneş yansıyınca etrafa ışıklar saçsın ki fesatların gözü kamaşsın! :)


     Şimdi gelelim bu güzel teklifin ne zaman, nasıl ve hangi koşullar alında geldiğine. Öhööm öhööm başlıyorum. Lütfen koltuklarda yerlerinizi alın ve bloguma odaklanan!

    



        O gün akşam birlikte dışarı çıktığımızda aslında öyle bir teklifin geleceğini biliyordum, önceki gün Whatsapp'tan konuşmuştuk az çok. Ama nasıl ve hangi şekilde olacağından pek bi' haberim yoktu. Zaten daha önce de hiç bu şekilde teklif almamıştım, bu bir ilk. Öncelikle yine şehir dışında, her zaman gittiğimiz çay bahçesine gittik. Ben yine sodaya talim, beyimizse 2 çay. Nasıl içerler o mereti de hiç anlamadım!?

    Neyse ordan kalktık her zamanki sessiz yerimize gittik. Yukarıda yıldızlar, etrafta rüzgardan dolayı hışırdayan yapraklar. Öyle saçma sapan şeylerden muhabbet ediyorduk ki en son geldiğimiz nokta: 

"Acun Abey Döşlant'tan geldim, bitbaks yapacam." deyip beatbox yapmaya çalışıyor olmasıydı. 

    Beatbox'tan da Aşkım Leyla'ya geçtik:

"Ben seneğ çoh sevmiştim. Sen bağa niden böle yaptın!? Hayalimiz vardı, ben halağ daha hayalimizi düşüneyorum."


     Sonra bir baktım ki Hamburger çoktan benim kucağıma yatmış, 95 kiloluk cüssesine biraz çocuksu kaçan bir gülümsemeyle bana bakıyor! Sonra Piggy nasıl da erimesin?

      Sonra saçlarıyla falan oynamaya başladım, sakalını kaşıdım derken baktım bu uyku moduna giriyor. Biraz gıdıkladım, kendine geldi. Tam da o sırada "Bana çık." dedi. Piggy şok ve tabi ki biraz bozuldu. Telefonda gelen tekliften sonra böyle bir hödüklük beklemiyordum doğrusu. Zaten Hamburger de bakışımdan anlamış olacak ki "Olmadı mı?" diye sordu. Bende "cık" dedim. (Bir prensesin en güzel hayır deme şekli cık demek bence. Çok tatlı bir ünlem, her kelimeye uyuyor.)


     Sonra aradan beş dakika falan geçti, ikimiz de sessizdik. Tabi ben de bir saatir çocuğun saçıyla sakalıyla oynamaktan iyice mayıştım. Sonra bir baktım o malum soru geldi!

"Benimle çıkar mısın?"

    Ah o an "Ya canım yükseklik korkum var, insek olmaz mı?" demek geldi içimden ama yine de prenses edebimle sustum, kaldım. 

 "Bu seferde tuttuğun balık ben miyim?" diye sordum. (Çay bahçesinde otururken "Benim tutamadığım balık yok." deyince de ben "O oltanı g***** sokarım." cevap vermiştim.)

"Evet en güzeli, en değerlisi sensin." deyince bende aşktan erimişken "Tamam." deyiverdim. Sonrası bi' sarılmalar, sevgi gösterileri, beraber yıldızları seyretmeler. Tam bir "the best couple ever" manzarasıydı anlayacağınız. Ama uzun zamandır hiç kendimi bu kadar mutlu ve güvende hissetmemiştim, yalan yok. 

    


      Sen şimdi bu blogu yazmadığımı sanıyorsun Hamburger, özür dilerim o zaman sana söylemediğim için. Ama beni önceki postlarımla tanımanı istemezdim. Belki bir kaç ay sonra sana linkini verirsem, okuyunca anlarsın nedenini. Yüz yüze anlatmak zor geliyor bazen. Seni bu kadar uğraştırmak da istemezdim. Haftanın 6 günü beraberiz neredeyse ama Swarm'dan insanların check-in'lerine bakarak gidiyoruz oturacağımız yere. Ama bugün senin de dediğin gibi bırakalım da artık insanlar bizden korksun. Ben artık tek kişi değilim, sen varsın. Kocaman bir Hamburger. :)   

    Hem üzerinden bir yıl geçtikten sonra bile zamanında beğendiğimiz biriyle sevgili olmak sadece bize özgüdür, dimi?Acaba geçen yıl ekim ayında Sarı'ya "Eğer **** hayatımda olmasaydı beni bununla tanıştırmanı isterdim." demeseydim şimdi yine hayatımda olur muydun?
    
  Seni seviyorum ayıcık. 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi