Ana içeriğe atla

"Mutluluk sen ve ben işte, ötesi yok."

MUTLULUKTAN PIGGY'NİN AYAĞININ YERE BASMADIĞI BLOG'UNA HOŞ GELDİNİZ

BİLİNDİĞİ ÜZERE EN SON SEVDİCEĞİNİN KALBİNE DOĞRU 19 NO'LU SEFERE ÇIKAN PIGGY KAPTAN'DAN HALA DAHA HABER ALINAMADI. 
OLAYIN ÜZERİNDEN TAM 10 GÜN GEÇMESİNE RAĞMEN POLİS VE JANDARMA İSTİKBARATININ YAPTIĞI TÜM ÇALIŞMALARA RAĞMEN OLAY SONUÇSUZ KALDI DERKEN BİRAZ ÖNCE AJANSIMIZA GELEN BİLGİYE DAYANARAK PIGGY HANIM'IN SEVDİĞİ BEY'İN KALBİNDE VE GOBİŞİNDE ÇOK RAHAT OLDUĞUNU, ÇOK ACİL BİR ŞEY OLMADIĞI SÜRECE TOTOŞUNU ASLA VE ASLA KIPIRDATMAYACAĞI BİLDİRİLDİ.


  
       Yine üçüncü sayfa haberi gibi bir giriş yaptıktan sonra artık konu başlıklarına geçiyorum. Bilindiği üzere mutlu hatta musmutlu giden güzel bir ilişkim var. Bol kafa ütülemeli, her sabah günaydın mesajlı, her gece iyi geceler iletili, birazcık (!) küfürlü, ucundan kıyısından kıskançlıklı, bol sarılmalı, araya biraz öpücüklü, az da olsa zorla ders çalıştırmacalı tumblr deyimiyle bir "relationship" 

     Şimdi gelelim son zamanlarda Hamburger'in beni nasıl mutluluktan tepelere ama istemeden de olsa dibe çöktürdüğü konulara. 

     Taa bu haftanın başında kararlaştırdığımız gibi cuma günü mangal yapacaktık. Başbaşa, bol romantikli bir gece olacaktı. (Bir çiftin mangal yapması ne kadar romantikse o kadar romantik olacaktı. Lütfen bu tarafa doğru gülmeyin, rüzgarı bana geliyor; saçım bozulmasın!) 

    Her şey ayarlandı, ikimiz de bayıldığımız için midyeleri aldım yola çıktım. Zaten beyimiz şehir dışında oturduğu için 20 dakikalık tıklım tıklım dolmuş yolculuğu yapmak zorunda kaldım. Resmen İŞKENCE! Zaten çocuğun oturduğu şehrin nüfusu kadar dolmuşta insan vardı, delirmediğime şükrediyorum. 

     Her zamanki gibi dolmuştan indiğim gibi arabayla beni aldı. Arabaya binince şaşırmadım da değil, beyaz gömlek giyilmiş, saç baş şekle sokulmuş. İçimden de geçirmedim değil "Çocuğa kodaman dedik dedik kendine bakmaya başladı. Hadi hayırlısı." diye. Çünkü velet de fena değil aslında ama kendi potansiyelini Türkiye ülke sınırları içinde kullanmaya pek gönlü yok gibi. Neyse zaten bu şekilde zor zaptediyorum bir de elimden uçarsa bak arık olaylara Piggy ağıtlarını bu bloga yakar/yazar, artık okur musunuz bilemem. (Bu konuyu biraz sonra iyice açıklayacağım, beklemede kalın.)

      Midyeleri, içecekleri eve bıraktık, "Dur bir yere daha uğrucaz." diye beni arabadan indirmedi. Bir baktım anayola çıkıyoruz. Ne oluyor demeye kalmadan bir baktım ki baya güzel ve elit bir elit restaurantın önünde durduk!

Piggy yine şok
Piggy yine vefat!
Piggy yine İPTAL!

    Ne oldu demeye kalmadan bir baktım ki bize rezerve edilen masaya oturmuşuz, yemekleri sipariş etmişiz. Bir yandan hoşuma giden bir durum bir yandan da üzerimdeki aşırı spor(!) kıyafetler yüzünden oldukça sinirimi bozdu. (Çocuk beyaz gömleğini çekmiş benimse üzerimdeki atlet badiyle resmen yemekten sonra fitness'e gidecek gibi halim var! Ah ulan Hamburger, neler yaşatıyorsun bana!) 

    Bir baktım yemekler gelince, yanında bir de rakı. Allah dedim şu 18 yıllık nacizane ömrümde sevdiğim beyle karşılıklı rakı içecek kadar şanslı mıydım!?


Piggy'den araya sıkıştırılmış küçük bir not: Sevdiğiniz beyle kadeh tokuşturmadan asla ve asla "Bu adam beni harbi harbi seviyor." demeyin. Çünkü o bardaklar yan yanayken karşı tarafın yüzünde gördüğünüz gülümseme her şeye değiyor. Her şeye. Bir de dün gece anladım ki rakının beyazı, gömleğinin beyazı ve diğer elindeki sigara sadece seninle bu kadar güzel bir uyum oluşturabilirdi Hamburger. 

     Durun ağzımın sularını silip tekrardan bloga dönüyorum. Yemekler yendi, tatlımız geldi, rakı bitti. Ben hala daha bu çocuk harbi romantik çıktı diye düşünmekten ağzım kulaklarımda. Zaten bir gülümseyişi var sanırsın Bershka %70 indirime girmiş. Öyle bir mutluluk yok. (Bu aralar tam da tüm mağazaların indirim zamanı, gidip Forum Bornova'nın altını üstüne getirmek lazım.)

     Yemekten sonra eve uğrayıp midyeleri aldık piknik alanına çıktık. Sessiz sakin kediler dışında kimse yoktu. Bu seferde biraya geçip midyeleri lüplettik, zaten iki oburdan da başka bir şey beklenemezdi. Sarılmalar, koklaşmalar derken Hamburger bana eski maceralarını (tabi ki detay vermeden) anlatmaya başladı. İki ay önce festival için gittiği bir diğer memleketi olan Danimarka'da arkadaşları ot falan içiyormuş, buna da sormuşlar falan istememiş. Tabi bunu duyan Piggy durur mu hemen "Nedeeeeğğn" diye soruyu yapıştırdım. Aldığım cevap hem bir tweet'ime hemde Whatsapp durumuma malzeme oldu: 

"Neymiş mutluluk veriyormuş. Ne yapayım ben öyle mutluluğu. Mutluluk sen ve ben işte, ötesi yok ki."

    Ben bunu duydum ve resmen 10 dakika çevrimdışı olarak başımı Hamburger'in göğsüne yasladım ve öyle kaldım. Bunu konuşmak için daha erken, kendi kendime gelin güvey de olmak istemiyorum ama BEN BU ÇOCUĞU YEMEYEYİM DE NE YAPAYIM SEVGİLİ OKURLAR!?

1-2-3 Nefes alıyorum! 

    Evet soluk alış verişim normale döndü. Kalp atışlarım hala daha normal değil ama son 10 gündür hiçbir şey normal değil zaten. 

    Yorumlarıma geçmeden o geceyi de Hamburger'in kucağımda yaklaşık yarım saatlik uyumasıyla geçirdim. Bende büyük bir zevkle onun saçlarını okşadım, uyuyuşunu seyrettim. O kodaman, ibneliğiyle övünen herif gitti de yerine sanki süt dökmüş yavru kedi geldi. Yok böyle bir masumluk. Tekrardan, tekrardan ve tekrardan sevdim desem hiç de abartı olmaz. 

    Bir kenara tarih atalım ki unutmayalım; en çok eğlendiğim, en mutlu olduğum ve sevdiğim adamla karşılıklı rakı içtiğim ilk gün. 28.09.2015

     Arabada bana açtığı göndermeli şarkılarla 20 dakikalık yolu uzata uzata sonunda gece yarısı beni eve bıraktı. Bende eve adım attığım ilk dakikada her zaman yaptığım gibi "Eve gidince mesaj at." tarzı anaç bir mesaj attım. Ama gel gelelim 10 dakika oldu haber yok. 20 dakika oldu hala yok. 30 oldu hala yok derken ben biraz(!) tripli mesajlar attım. 

    Karşılık olarak bana gelen mesajlar da acayip derece soğuktu. Mecazi anlamda resmen titredim. Aşağıya konuşmamızı aktarıyorum. 

+ Bir sorun mu var?
- Evet
+ Ne oldu?
- Danimarka'ya gidiyoruz
+ ? (Aldığı cevabı daha tam anlamıyla idrak edemeyen, verecek karşılık bulmaya calışan Piggy mesajı)
- Öyle gerekiyor
+ Nasıl öyle gerekiyor ya?
+ 20 dakika önce böyle bir şey yoktu.
+ Ne oldu birden?
+ Kime diyorum ben 
+ Cevap ver (Bu son beş mesajda da resmen sinirinden ve üzüntüsünden kudurmuş bir Piggy, temsili)

    Sonra her şeyi anlattı teker teker. Anne babası ordan emekli olduğu için ve emekli bireyler de emekli olduğu ülkeden ayrı olarak 6 aydan fazla başka bir yerde yaşayamayacağı için şikayet edenler olmuş. Ben onların hayatına sıçayım demek geldi içimden de sustum kaldım. Bir insanın ruh hali ve modu beş dakikada aldığı haberle nasıl alt üst olabilir dün öğrenmiş oldum. Ağlamaktan içim çıktı. Ama Hamburger'in burada babaannesiyle kalacağını öğrenince içim biraz olsun rahatlamadı değil. Tabi ki her şey annesine bağlı. Ben olsam oğlumu hayatta tek başıma başka bir ülkede bırakmazdım. Şimdi ailesine karşı beni kullanarak Türkiye'de kalma bahanelerini sıralıyor. Burda kalması için ne kadar ikna edici bir sebebim, emin değilim. Daha 18 yaşındayız, neler oldu neler biter bilmiyorum. Hayatını bana bağlaması, benim için ülkesine dönmekten vazgeçmesi falan baya ağır gelen şeyler. Bunu kendime bile itiraf etmek zor ama her erkek odun da olmuyor. Arada odun görünümlü sevdiğine, sevgilisine sahip çıkanlar çıkabiliyor sevgili okurlar. 

    Anlayacağınız güzel bir sürprizle başlayan gecem, kendi yatağımda "Allah'ım ne olur gitmesin, lütfeğğn" diye böğürerek ağlarken son buldu. 

    Bugün de birlikteydik, kardeşi de vardı. Yüz yüze de söyledi gitmeyeceğini. Ama emin olmadan bir şey demek istemiyorum. Bu kadar geç bulmuşken şimdi kaybetmek çok anlamsız. Daha içeceğimiz çok bira, dibini göreceğimiz çok şişe var. 


Piggy'den notlar serisi:

Birinci not: Bugün kardeşiyle resmi olarak birinci buluşmamızı da geçirdik! Kızın yanında ağzımdan küfür falan kaçtı ama sonuçta kafa kız. İyi anlaşacağımıza şüphem yok şimdilik. 

İkinci notum: Senin o köfte dudaklarınla oynamaya bayılıyorum Hamburger! Bir gobiş, iki dudak! 


Yine çenemin düşütğünü belirten üçüncü not:  Sanırım eğer Hamburger Danimarka'ya dönerse kendimi beş yıl aşka kapatacağım. 



Sona yaklaştığımızı belirten dördüncü not: Dün gece Hamburger uykudan uyandıktan sonra yine beni kıskandırmak için türlü ibnelikler yaptı. Bende "Sarışınlara gidersen senin hayatını karartırım çocuk!" diye hafif yollu çemkirdim. O da "Ben hayatımı zaten buldum." deyince far görmüş yavşan gibi öyle kalakaldım. Romantik sevgili başa bela kızlar... (Keneflik yapmayın, gidip başka yerde kıskanın!)


Rakısıyla, uykusuyla, sarılmasıyla, Danimarka'sıyla bir postun daha sonuna geldim sevgili okurlar. Lütfen bana şans dileyin de Hamburger dönmesin. Hadi toplu dua okuma saati yapalım! (Cemaat evine döndüysek kusura bakmayın!) 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi