Ana içeriğe atla

Göbişine yatıp uyuyabilir miyim sevdiceğim? :)

    Piggy'yi yine uyku tutmadı ve bloguna sardı sevgili okurlar. Uykumun kaçmasında yaklaşık 2,5 saat sonra İzmir Adnan Menderes Havalimanı'na doğru yol alacak olmamın da etkisi var tabiki. 



    Bende bu heyecanımı ve uykusuzluğumu bastırmak için yine post yazmaya karar verdim. Ah zaten bu Hamburger hayatıma girdi gireli her şeye eskisi gibi tozpembe bakmaya başladım. Bunun da nedeni belki de arkamda kapı gibi birinin olduğunu bilmemdir. Bu kız hangi ara bu kadar tutuldu bu çocuğa falan dediğinizi duyar gibiyim. Çok da haklısınız, ben de hep kendime bu soruyu soruyorum. Açıkçası gelip geçici bir şey mi bilmiyorum ama eğer şimdiki ruh halimi sorarsanız Fransa'ya gitmek yerine bir haftayı dolu dolu onunla geçirebilirim. Sanırım bu olayın da adı hoşlanmak oluyor, tam emin değilim. En son böyle bir şey yaşadığımda 16 yaşındaydım şimdiyse iki ay sonra 19 yaşıma gireceğim. (Ya da gün alacağım, her ne bok diyorlarsa artık. Bu işleri oldum olası karıştırmışımdır.) 




    Hamburger'le olan bu duruma tam anlamıyla bir ilişki diyebilir miyim, bilmiyorum. Bu konuda kafamda çok soru işareti var. Gerçek anlamda daha önce muhabbetim olan hemcinslerinden çok mu çok farklı bir çocuk. Her yönüyle kendi deyimiyle "değişik" ama her haline hastayım ve  eminim ki ben Hamburger'in göbişini 10 Biscolata erkeğine değişmem. (Utanan maymun emojisi koyduğumu farz edin.) Zaten göbiş tam da üzerine yatıp uyumalık. :)

       Aaa bir de söylemeden geçemeyeceğim sempatikliği yeter. Ahh bir de bu kadar açık sözlü olmasa. 


    Aaa bu arada size anlatacağım bir olay daha vardı ki bunu kaç posttur erteliyorum artık vaktim de bolken yazayım en iyisi. Sarı'yla artık konuşmuyoruz. Küstük demek istemiyorum. Kaç yaşında insanlarız, çocukça davranmaya gerek yok. Zaten ben kendimi hatalı gördüğüm için tam tamına 3 KERE ÖZRÜMÜ DİLEMİŞİM! Düşünebiliyor musunuz koskoca Piggy özür diledi!? Şaka bir yana hatalı olduğumda ara demek yerine zamanında özrümü dilerim. Kalbini kırmışımdır anlıyorum da afedersiniz benimde kalbimin anasını siktiler yani hissetmiyorum artık oraya dair bir şey. (Hamburger'ciğim sen bunlara kulak asma bebeğim, sen o kuralı çoktan yıkıp kalbime tahtını kurdun bile. Nazan Öncel'den Aşkitom şarkısını dumanla Marmaris'e yolluyorum.) 

    Durun en son Sarı'da kalmıştı konu. İşte özür diledim kaç kere bu da hep tersledi. En son "Çocuk çocuk hareket etme, kaç yaşında insanız şurda." diye hafif bir çemkirdim ama cidden çok dil dökmüştüm. 
 Bende kalan eşyaları vardı. Sanırım bu da en yakın arkadaşla konuşmama sorununun en büyük çilesidir kendi evinde ona dair eşyalarının olması! "Evdeysen gelip bırakayım eşyaları" diye iki kez söylemişimdir sanırım, hep geçiştirdi. Bu kez benim cinler iyice tepemde halay çekmeye başlayınca yine atar yaparak "İçeri falan geçmicem merak etme, eşyaları bırakıp gidicem." tarzı bir mesajla Sarı'yı dize getirmeyi başardım. Eşyaları bırakmaya gittim, kapıdan öptüm, "pijaman çok şekermiş" diye iltifat bile ettim. Sanki o pijama dolabını temizleyip toparlayan ben değilmişim gibi. 
   Neyse işte Sarı olayı da kapandı. Yaklaşık 1,5 ay önce. Şimdilerde Twitter'ına girdiğimde bana karşı yazılmış baya ağır ithamlı tweetler görüyorum. Örnek verecek olursak:

"Ben sadece senden korkarım kızım çünkü oynaktan korkulur."

"Sen ne kaşar kızmışsın ya."

"Ben senin gibi her önüme gelenle vakit geçsin diye veya oyalanmak için konuşmuyorum canım... O kadar da düşemem zaten."

"Kalitesizsin." 

   İnanın zerre canımı acıtmıyor. Ne derse desin ben ona küs değilim. Kaldı ki ben kimseye nefret duymuyorum artık. Sarı'ya karşı hiçbir kötü niyetim veya nefretim yok, çok ekmeğini yedim, çok güzel vakit geçirdik. Ama buraya kadarmış. "
Elektrik alamadım Esra Abla!"


Piggy'den not: Bu postun da sonuna gelerek size elveda diyorum sevgili okurlar. Şimdilik parmaklarım felç ve valizimin son durumuna bakmam lazım. Yine başınızı şişirdikten sonra size kokulu öpücükler. Hava alanından belki tekrardan yazarım! :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi