Ana içeriğe atla

Ya uykumuz yetmiyor ya da öpecek kimsemiz yok.


Küçükken hatırlıyorum da her derdimiz için uyuyunca ya da öpünce geçecek denirdi. 

+Annaağğğ dizimi sehpaya vurdum!!!
-Gel, öpeyim de geçsin.

+Anne ya başım çok ağrıyor.
-Uyu kızım. Uyuyunca geçer.

Şimdiyse bazı dertlerimize ya uykumuz yetmiyor ya da öpecek kimsemiz yok. İşte "büyüme" denen olguya da tam olarak burada başlıyoruz. 

Tüm prensesliğimle bugünlerde anlıyorum ki attığım her bir adımla, aldığım her bir nefesle hayat daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor. 

18. yaşımı hep en güzel senem olarak düşünürdüm ama doğum günümden bu yana baktığımda elimde elle tutulur hiçbir başarım, hatırlayacağım güzel anlarım yok. Dedemin rahatsızlanışı, hastaneye yatışı derken geriye kalan tüm güzel şeyler gözümün önünden tek tek silinip gitmiş. Zaten tek başıma yapıp da eğlenebildiğim bir aktivite olmadığından ve çevremde fazla da arkadaşım kalmadığı için ister istemez Hamburger'e fazla yüklendim ve o da pes etti. Ona da kıyamıyorum, farkında olmadan üstüne çok gittim ama hayatımdaki negatif olaylar o kadar fazlalaştı ki artık ne kimseye anlatacak kadar enerjim, ne de bunların bir çözümü var.

Ölüm hiç kimsenin kolaylıkla atlatabileceği bir olgu değilmiş. Yaşamadan öğrenemiyor insan. Ve ister istemez ne kadar zaman geçerse geçsin en ufak bir söz, koku veya fotoğraf hatırlatmata yetiyor. 

Bugün yine Piggy'nin çenesi fazla düştü. Üstelik hasta, yalnız ve kırgın olmasına rağmen onu mutlu eden şeyler de baya baya uzakta. Yani bu güzel perşembe gününe -1 yenik başlayarak cuma için nasıl bir gol atılabilir acaba? 

Neyse bunu düşünmek de yarına kalsın. 

Tüm okuyuculara mis kokulu öpücükler, dert ortağım olduğunuz için de teşekkürler :)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi