Ana içeriğe atla

Sen, ben ve bir de tirbişön!

Sürprizler benden sorulur diye afilli bir başlık atmak isterdim lakin her işe burnunu sokan, biraz sivrizekalı bir sevgiliye sahip olunca başlık tam tersine dönebiliyor. 

"Bir sürprizi nasıl hemen anlaşılacak şekilde hazırlayabilirim!?" 


Sen gel Piggy 4 Mart için aylardır hazırlan, planlar yap, git evinin anahtarının kopyasını bile çıkart ama sonra sevgilin kavgaya gidiyorum diye evden çıkıp Burger King'e dondurma yemeye gitsin!??? 

Umursamazlık seviyesi ektedir.


Şimdi durun size muhteşem ötesi planımı anlatmaya koyulacağım. 

Hamburger'in doğum gününün tam bir hafta öncesi tüm her şeyi kafamda planlayıp (tabiki gıybet takımımla beraber) gelecek kişileri ayarlamaya başladım. 
Malum benim adam göbişli, esprili, tipik bir Türk babası kıvamında okeye aranan 4. eleman olduğu için sevdiği de çok, çevresi de geniş. Her bir ortamdan birilerini ayarladım sonra bir baktım liste giderek artıyor, 35 kişiyi geçti. Nazikçe geriye kalan herkesi göz ardı edip elimde olan kişileri teker teker aramaya koyuldum. Çoğundan da olumlu yanıt aldım. 30 kişiyi geçkin bir katılım olacak diye gittim düğün pastasının en alt katı misali ebesinin nikahı kadar pasta yaptırdım. Üstüne de benim minik serçemin naif bedeniyle tam zıt karakterde "Nice senelere Küçük Prens" yazdırma gafletinde bulundum. Aslında o an için öğrenci maaşım elverseydi inekli, danalı bir pasta yaptırmayı kafama koymuştum da, 3 değil 35 kişi söz konusu olunca bu planımı baya bir ertelemek zorunda kaldım. 


Malum partimiz sürpriz olacağı için Hamburger'in okey arkadaşlarını ayarlayıp 2'de onu okeye çağırmalarını rica ettim. Onlar da kırmayıp "Tamam" dediler. Lakiiinnnn Hamburger'in iş makinesi satılıncaya kadar. 

Sonra Piggy kızgın. 
Piggy kükremiş. 
Piggy çıldırmış..

A C A B A  N E D E N ? 

Sen gel gece 12'de ayarladığım çocuğa "Kanka ben gelemiyorum, bizim evrak işleri çıktı." de. Sonra Piggy'ye gece 12'de sinirler bassssııınnn. 

Ama ben durur muyum? Tabiki durmam. 
30 kişilik pastayı tek başıma da yiyemem. O yüzden sıvadım kolları işe koyuldum. İlk önce bizim Sarı'yı ayarladım. Tamamen hayali bir karakter oluşturup adını Ali koyduk. Kendisi ultra yakışıklı ve sapık! Tabi gerçekte Ali benim, mecazda ise kendisi tamamen düşler aleminde. Sarı sağolsun gece 5'e kadar kahrımı çekti, Hamburger'i arayıp öyle bir korkuttu ki o medeni çocuk en sonunda "Kaç kişi geleceklerini söyle, boş gelmem." demeye kadar getirdi muhabbeti. Lakin biz oldukça alttan alıcı tavırlarla her şeyi hallettik ve Hamburger'i kafeye getirene kadar akla karayı seçtik. 

Bizimki mekana erken damlamaya çalışınca Sarı hemen harekete geçti ve oyalama kısmına geçtik. Ama biraz fazla oyalamışız sanırım. Çocuk kavga var diye geldiği yerde en son Burger'da dondurma yemeye gitti. (Sevgilimin ne kadar galesiz olduğunu bir kez daha anlamış oldum. Tabi mekandaki herkes şok, herkes iptal, lakin Piggy bu türlü durumlara oldukça alışkın. Çünkü Hamburger'in diğer bir adı Küçük Prens ise göbek adı Galesiz!)


Zaten bu yüzden de kendisi Homer Simpson'ın yandan yemişi. 

Neyse işte hata kaza derken Hamburger'i kafeye getirebildik ve doğum günü "20" kişiyle kutlandı. 

Evet, yanlış duymadınız 20 kişi!!! 

Bayıla bayıla "gelirim kesin ya" diyen yalak grup "işimiz çıktı, gelemiyoruz" deme zahmetinde bile bulunmadan gelmedi. Eeee sever misin, söver misiiinnn? Ben sövmeyi tercih ettim. O kocaman pastayı da ikişer dilim olmak üzere biz yedik. 

Böylece Piggy bir kez daha anlamış olacak ki insanlara güvenilmeezz! 


Bu mevzuyu da geçtim ertesi gün Hamburger'e bir yemek hazırlayayım dedim. O da sürpriz olsun diyerekten 3 gün önceden gidip tüm malzemeleri bestimle 4,5 kilometre yürüyerek alıp geldik! Çantamda şarapla derse girme ayyaşlığında bulundum, üzgünüm müdürüm. 

Sonra sen gel bana de ki "Aşkım biz cumartesi günü Isparta'ya gidecekmişiz, doğum günüm için." 

Sonra Piggy'nin dünyası yine iptal oldu tabiki. Ben de tüm planımı baya sinirli bir şekilde anlatmak durumunda kaldım. 

Sonra bir baktım ki cumartesi günü Hamburger'le beraber yemek hazırlıyoruz! (Ailesi onu almadan gitti, evi de bize bıraktı! İşte en sevdiğim aile!) 

Yani öyle de böyle de Hamburger'in 21. yaşını kutladık. Güzel mi oldu, derseniz bence efsane oldu. Çünkü başrolünde Piggy ve Hamburger'in olduğu her şey zaten yürür gider! 

Gerçi cumartesi gününe dair hatırladığım son şey şarabın tıpasını çıkaramadığımız için çekiçle tıpayı şarabın ittiren bir Hamburger'di. Sonra mı ne oldu? 

Şarabı çay süzgeciyle süzüp de içtik.

Bu pasajdan ne mi öğrendik!?

Her eve bir tirbişön lazım! Malum elitlik zor azizim! 





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi