Hep yanımda öyle birini istedim ki...
Düştüğümde elini uzatacak, kalbim acıdığında yarama ortak olup sızılarımı dindirecek, göz yaşlarımı silecek...
Arkadaş, dost veya yoldaş ne deniyorsa ondan istedim.
Sadece başımı omzuna yasladığımda güvende olduğumu bileyim, korkmadan, çekinmeden içimi açıp döküleyim, dünyadaki tüm acımasızlıklara karşı bir olup karşı gelelim.
Ve evet sanırım bir kere öyle birine rastladım ve onu kaybettim. Yaptığım seçimler vardığım sonuçlara değdi mi bilmiyorum, büyük savaşlar verdim.
Bugün "Piggy" olmamı sağlayan ne varsa canımı yaktı ve hız kesmeden yakmaya devam ediyor. Silemediklerim rüyalarımı bırakmıyor, silebildiklerim karşıma çıkıyor.
Biliyorum, bunu ben istedim. Ama attığım taş ürküttüğüm kuşa değmedi. Olabildiğimin en iyisi olmaya çalışırken bocaladım, hala daha bocalıyorum. İstediğim her şey olmuyorken, olanların cıvkını çıkartıyorum.
Ben buyum, böyle sev diyemiyorum çünkü bugünüm yarınıma uymuyor.
Bazı duygulara harf yetmediğini, cümle olarak karşılığının olmadığını öğrendiğim her an yeni bir yenilgiyle yere yığılırken, verdiğim tepkilerden yine yeni bir "ben" olduğunu keşfediyorum.
Yapıp yapıp başa dönerken, sonumu unutuyorum.
Evet, güçlüyüm; güçlü olmak zorundayım. Hayat dediğim her gün yeni bir vak'aya tanıklık ediyor lakin bazı şeyleri tek başıma aşmaya çalışırken arkamda sırtımı yaslayacağım birini bekliyorum. Kime yaslandıysam çürük çıkıyor, yıkılıyor.
Belki de yine bu şekilde ayakta kalmayı öğreniyorum.
İnsanların binbir suratı olduğunu yeni yeni öğrenirken ikiyüzlülüğün, benim duygularımın hızlı değişiminden daha kötü olduğunu fark ediyorum.
Her bir söz daha çok yaralıyor çünkü geri dönüşü olmuyor. Bitiyorum, bittikçe güçleniyorum.
Belki de kalbimi kıran tüm o kötü kalpli insanlardan tek bir farkım var, duygusuz olamıyorum. Kalbimin attığı her an seviyorum.
Sevdikçe azalıyorum.
Azaldıkça yoruluyorum.
Yoruldukça güçsüzleşiyorum.
Güçsüzleştikçe pes etmeye yaklaşıp son anda geri vites atıyorum ve hoop başa...
Düştüğümde elini uzatacak, kalbim acıdığında yarama ortak olup sızılarımı dindirecek, göz yaşlarımı silecek...
Arkadaş, dost veya yoldaş ne deniyorsa ondan istedim.
Sadece başımı omzuna yasladığımda güvende olduğumu bileyim, korkmadan, çekinmeden içimi açıp döküleyim, dünyadaki tüm acımasızlıklara karşı bir olup karşı gelelim.
Ve evet sanırım bir kere öyle birine rastladım ve onu kaybettim. Yaptığım seçimler vardığım sonuçlara değdi mi bilmiyorum, büyük savaşlar verdim.
Bugün "Piggy" olmamı sağlayan ne varsa canımı yaktı ve hız kesmeden yakmaya devam ediyor. Silemediklerim rüyalarımı bırakmıyor, silebildiklerim karşıma çıkıyor.
Biliyorum, bunu ben istedim. Ama attığım taş ürküttüğüm kuşa değmedi. Olabildiğimin en iyisi olmaya çalışırken bocaladım, hala daha bocalıyorum. İstediğim her şey olmuyorken, olanların cıvkını çıkartıyorum.
Ben buyum, böyle sev diyemiyorum çünkü bugünüm yarınıma uymuyor.
Bazı duygulara harf yetmediğini, cümle olarak karşılığının olmadığını öğrendiğim her an yeni bir yenilgiyle yere yığılırken, verdiğim tepkilerden yine yeni bir "ben" olduğunu keşfediyorum.
Yapıp yapıp başa dönerken, sonumu unutuyorum.
Evet, güçlüyüm; güçlü olmak zorundayım. Hayat dediğim her gün yeni bir vak'aya tanıklık ediyor lakin bazı şeyleri tek başıma aşmaya çalışırken arkamda sırtımı yaslayacağım birini bekliyorum. Kime yaslandıysam çürük çıkıyor, yıkılıyor.
Belki de yine bu şekilde ayakta kalmayı öğreniyorum.
İnsanların binbir suratı olduğunu yeni yeni öğrenirken ikiyüzlülüğün, benim duygularımın hızlı değişiminden daha kötü olduğunu fark ediyorum.
Her bir söz daha çok yaralıyor çünkü geri dönüşü olmuyor. Bitiyorum, bittikçe güçleniyorum.
Belki de kalbimi kıran tüm o kötü kalpli insanlardan tek bir farkım var, duygusuz olamıyorum. Kalbimin attığı her an seviyorum.
Sevdikçe azalıyorum.
Azaldıkça yoruluyorum.
Yoruldukça güçsüzleşiyorum.
Güçsüzleştikçe pes etmeye yaklaşıp son anda geri vites atıyorum ve hoop başa...
Yorumlar
Yorum Gönder