Ana içeriğe atla

Beethoven dinlemeye hazır mısın Türkiye?

Ülkemizde gittikçe artan kar nedense bir tek benim oturduğum şehre düşmüyor. Ülkenin diğer nadide illerine yağan karın soğuğuyla bu prenses bünyem grip olup yataklara düşüyor. 
Ulen bari iki üç kartopu yapıp sevdiceğimin totosuna atsaydım gözüm açık gitmeyecekti. Ama bu Mikail niyeyse hep bizi ters köşe yapıyor. 


Neyseki Hamburger'in bir diğer sürpriziyle 2 hafta sonra Isparta'ya kayak merkezine gidiyoruz. Sonra gelsin kardan adamlar, gitsin sıcak çikolatalar! 
Ayy durun bu kadar elit birşey beklemeyin bizden. Kar görmemişler olarak leğenle falan kaymaya kalkarsak rahatça takipten çıkabilirsiniz, elitlik seviyenizi düşürmeye pek niyetim yok! (Ama Hamburger benim deyimimle yarı İskandinav olduğu için bırakın leğenle kaymayı snowboard yapmazsa gözüm açık gidecek!) 


Gerçi elalemin blog hesaplarına bakıyorum da herkes kara yatıp kollarıyla kelebek falan yapıyor. Veya saçlarını kalp yapıp Kendall çakması olarak fotoğraf çekilip yüzlerce like'ı kapıyor. Bir de beni kara yatmış olarak hayal edin bakayım. Götüm başım ıslanmasın, soğuk almayayım diye bırakın kara yatmayı popoma kar topu bile attırmam. Sadece kolu bacağı yamuk bir cüce kardan adam yapıp yanında adeta saç baş dağılmış, çarpılmış bir vaziyette fotoğraf çekilebilirim. Çünkü Piggy olmak bunu gerektirir. Resmen halkın sesi gibiyim! 


Diyorum ki milletvekili seçim yaşı hazır 18'e düşmüşken ben de bir yolunu bulup o meclise gireyim. 

Bakın ondan sonra kırmızı olan koltukların rengi pembe oluyor, artık kimse kavga edip birbirine şişe, bardak fırlatmıyor çünkü Piggy her milletvekiline toplantılardan önce itinayla papatya ve rezene içirip sakinleştiriyor, Beethoven dinlettiriyor! Sonra gelsin Pembe Prensesler Ülkesi Türkiyee! 


Eğer bu taktiğim işe yararsa her şehirde köşebaşlarında papatya çayı otomatları olacak ve hoparlörlerden klasik müzik çalacak! 

Amaann hayal dolu bir postumun sonuna daha geldim, edebiyat beni bekler. Malum eğer milletvekili olamazsam iç mimar olmayı planlıyorum! 

Herkese "mutlu" ve "huzurlu" günler!

Yorumlar

  1. merhaba güzel sayfanızı artık takipteyim :) Bana da beklerim

    http://gezgiccift.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  2. Keske seçilsen de neseli bir meclis görsek 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya çok tatlısınıızz! :) Siyasetle az biraz ilgim olsa o meclisin altını üstüne getirirdim ama şimdilik ekranlarınızı neşelendirmeye devam edeceğim! :)) öpüyorum!

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi