Ana içeriğe atla

Hamburger'sizlikle sınayan Allah derslerle öldürüyor!

Her insanın tekrar tekrar yaşamak istediği, tekrardan "o anlarda" nefes almak istediği zamanlar vardır. 
Sanırım benim de oldu. 

Ve geri dönmek istemediğim, hatırlamaktan zerre dahi hazetmediğim günler geçirdim. Hayatımdna silip atmak istedim ama atamadım. Çünkü sürekli karşıma çıktı! Tıpkı o öle bayıla internet sitesinde gördüğünüz, koşa koşa mağazaya gidip ayakkabıyı sorduğunuzda size uygun numarasının kalmaması gibi. Satış görevlisinin ağzına stiletto topuğu sokmak istersiniz ama yapamazsınız. Sattığı çantaların zincirleriyle duvara zipleyesiniz gelir ama onu da başaramazsınız. Öylece kalakalırsınız. Ve tıpış tıpış mağazadan çıkmak zorunda kalırsınız.

Ve bana biraz önce aynı şey oldu! 
Galerimdeki 8 bin fotoğrafı pıtır pıtır dolaşırken birden Hamburger'i Danimarka'ya uğurlamadan bir gün önceki buluşmamıza denk geldim! 
Bana bir ağlamaklar geldi ki sormayın. Sanırsınız "YGS öne alındı, sınav 1 Şubat'ta." haberleri ÖSYM sitesinde boy boy dolanıyor!  

Zaten o gün Hamburger'in sırtında o kadar çok ağlamıştım ki tişörtünün sağ omzu sırf sümük olmuştu ama söylememiştim o anda. (Hamburger bunu şuan duyduğun için üzgünüm. Lütfen kızma!) 

Bir de o salya sümük ağlayınca benim olmayan tipim komple kayıyor ki görmeniz lazım! Ağız burun şişiyor, ve birden Avatar'ın hamuruna kırmızı renk gıda boyası karıştırılmış gibi oluyorum. Heh bizim 19 yıllık pembe sıçan prenses oldu mu şimdi size red welvet cupcake! 


O halimle bir de veda fotoğrafı çektirmiştik. Allah'ım tam ibretliğim artık. 

Yani sizin anlayacağınız o mesafe denen şey araya girdi mi burdan 10 km öteye de gitse Avrupa'nın ta öteki ucuna da gitse aynı şey. 

Özlemek gerçekten zor. Ve ben bunu tam tamına 1,5 ay boyunca her gün yaşadım. 

Ama neyse ki geçmişi düşünmeyi bırakıp şuan için "şimdiyi" yaşamayı başarabildim! (Sanırım bunlar hep ettiğim dualar sayesinde. Duyulacağından emindim!) 

Ayy bu satırları yazarken bile göz pınarlarım birden bire harekete başladı. O yüzden konu değiştirsem iyi olacak ama belki de başka posta yazmalıyım bunu. Çünkü koskoca bir Isparta-Davraz postu sizi bekliyor olacak! Ve aldığım evlilik teklifi de! (Evet, yanlış duymadınız!) 

Şimdilik sizi merak içerisinde bırakıp ders çalışmaya başlamalıyım. Pazartesiden bugüne kadar dershanem vardı ve her gün 8 saat! Hamburgersizlikle öldürmeyen Allah dershaneyle sınıyor! Neyseki bugün bitti ve kafamı biraz olsun toparlayıp derse döneceğim! En kısa zamanda tekrardan burada olacağım!
Mis kokulu öpücükler! 


Yorumlar

  1. ilginç bir yazı hikayesi paylaşımın için teşekkür ederiz

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi