Ana içeriğe atla

Çünkü SİZ'den bir tane daha yok!

Pozitif düşünmeye adadığımdan beri (şeytan kulağına kurşun) her şey tam takırında gidiyor! Dinlediğim şarkılardan tutun da Whatsapp'ıma bile bir dinginlik çökmüş durumda. Sadece blogum arada cozutuyor o da olsun o kadarcık! :) 

Etliye sütlüye kaırşmayıp tüm olanları dışarıdan seyretmek aslında hiç de Piggy'lik bir hareket değildi. Ama bir gün (yakın bir arkadaşımın da sözü üzerine) insanları gereğinden fazla düşündüğümü ve çözmeye çalıştığımı fark ettim. Sanırım son 5-6 yıldır yaptığım en büyük hatalardan biri de bu olsa gerek. 

"Ulan anası benim hayrıma mı doğurmuş neden düşüneyim ki?" evresine gelip umursamazlık bölümüne adımımı atmam neredeyse 1 ayımı aldı.

Arkadaşlarım dahil olmak üzere herkesi kendi hayatına uğurlayalı içimde hiçbir ağırlık hissetmiyorum. Ama insanlar hala agresif, çekilmez ve huysuz olduğumu düşünüyor! Amaaann varsın düşünsünler. Ben artık sadece "düşünmüyorum". 

Aslında hala aynı Piggy'yim! 
Anlayana, sevene! :) 

Aaa bir de kabul edebilene :)

Sürpriz odaklı yaşamaya çalışıp aldığım her nefesin bir lütuf olduğunu her gün hatırlatan olaylar duymaya/yaşamaya başlıyorum. 
Ve aslında aldığım her nefesin sona bir adım daha yaklaşmak olduğunu fark ediyorum. 

Her şeye rağmen hayata sımsıkı sarılmak gerektiğini asla unutmayın. 
Aldatılmış olabilirsiniz, kalbiniz kırık olabilir, hasta olabilirsiniz, büyük bir kayıp yaşamış olabilirsiniz. 

Affedin. 
Sadece affedin.

Kendinizi, size zararı dokunan bir insanları, sizi rahatsız eden etkenleri.

Olumsuz olan her ne varsa affedin. 

Çünkü affedilmeyen her şey içinize yük olur, omuzlarınız çöker istemsizce, gözünüzün feri gider, mutlu olduğunuz anlar kayıp gider ellerinizin arasından. 

Fark bile etmezsiniz ilk başta. Çook zaman sonra aynaya baktığınızda gördüğünüz yüz değiştiğinde dank eder kafanıza. Çok geç dememek için, pişman olmamak için affedin. İçinizde size yük olan her şeyi bir kağıda yazın sonra da yakın. Bırakın küller sizin dermanınız olsun! 

Kendinize iyi bakın! 
Çünkü SİZ'den bir tane daha yok :)



Yorumlar

  1. Haha 😃 muhtesemdi yazi 😃 bende ne takıntıliyim ya herkese herseye üzülebilirim 😃

    Ama affetmedigim insanlar var hicde omuzlarıma yük olmadı valla ohhh iikide affetmiorum 😃

    Meraba bu arada 😃

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar! Teşekkkür ederim güzel yorumunuz için :) Ah keşke bende yük etmesem o sini bozucu insanları ama elimde değill :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi