Ana içeriğe atla

İnsanlar sigarayı bırakınca mutlu olur, bense insanları.

Her şeyi bırakıp güneye yerleşsem diyorum. 
Gerçi yaş grubum itibariyle yönelimler daha çok Marmara'yı gösteriyor ama benim insansız hava sahasına, yalnızlığa ve sakinliğe ihtiyacım var. 


Bazen keşke diyorum Benjamin Button olarak doğsaydım. Yaşlı olarak doğup bebekken gökyüzüne bir ışık olarak süzülüp çekip giderdim yeryüzünden. Ne kadar zor olabilirdi ki?! En azından 21 yaşında insanlardan kaçmak için bu kadar uğraşmak zorunda kalmazdım.

Lisedeyken hep üniversite hakkında konuşurduk. Açıkçası o zaman da çok hayalim yoktu bu zamanlara dair. Tek istediğim evimde oturup sabah akşam dizi-film izlemek ve örgü örmekti. Böyle deyince arkadaşlarım bana hep gülerdi. Şimdi bakıyorum da tüm bu 2 yıl boyunca gerçekten sadece bunu yaptım ve bir dakika bile pişman olmadım. Arkadaşlarımsa kendini tamamen salıp deyim yerindeyse totoşu başı dağıttılar. Böyle bir şeyi de hiç yapmak istemedim. Galiba bana hitap etmediği için. Sadece huzur ve dinginlik istedim. 
Ve ulaştım. Ama bazen de aklıma gelmiyor da değil, acaba hakkımda neler diyorlardır diye. 30 saniye sonra da başka şeyler düşünmeye başlıyorum. 

Bu huyumu seviyorum. 
İnsanları dinlemeyi bıraktığım günden beri G E R Ç E K T E N mutluyum. Ve galiba umursamayı da bıraktım. İnsanlar sigarayı bırakınca mutlu olur, bense insanları. 

Şimdi geri kalan tek sorun kalan bir avuç arkadaşımın beni adeta bir Güzin Abla, bir psikolog veya en kötü ihtimalle Nihat Hatipoğlu'nun yandan yemişi sanıp aşk acılarına çözüm bulmamı istemeleri. Bu durumdan hoşlanmıyorum diyemem, onlara yardımcı olmayı seviyorum. Ama bazen kafam ya da zihnim o kadar dolu oluyor ki aynaya bakacak olsam kendimi tanıyamam. 

HOŞGELDİN YENİ MİSS PİGGY! 
21 GİBİ OLUP 16 GİBİ GÖZÜKMEK VE 55 YAŞINDA HİSSETMEK NASIL BİR DUYGU?

VE BU DA GÜZEL OKUYUCUMA BENDEN NACİZANE BİR TAVSİYE: EN ÇOK KENDİNİ SEV!

Yorumlar

  1. Güzel bir yazı olmuş admin, zevkle okudum diyebilirim. Burasını sohbetci sitesinde sohbet ederken bildireceğim. Ellerine, yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesini...

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ ...

"Herkes kendi kalbinin ekmeğini yer Acun..."

"Herkes kendi kalbinin ekmeğini yer." diyen Şeyma Subaşı kadar şanslı olamadığı için serzenişe geçen büyük bir kitle oluştu Türkiye'de. Ve özellikle de Twitter aleminde.  Söylediği sözlerden tutun da , çocuğuna, yediğine, içtiğine hatta özellikle gezdiği yerlerde.  Yerden yere vuran oldu, koruyup sahiplenen oldu. Ama en güzel de mizah malzemesi oldu.  Zaten eleştirmeye ve güldürmeye yönelik şeylere aç olan toplumumuz için Bahar Candan, Mustafa Ceceli ve listenin başından asla düşmeyen Şeyma Subaşı aslında sadece birer haber malzemesi oldular.  Sırasıyla bu karakterleri inceleyecek olursak;  Bu konuşmalar ve haberler Bahar Candan'ın işine yaradı elbet. Hukuk okuyacak kadar akıllı olup da canlı yayında teletabi dansı yapması akıllarda soru işareti bırakmıştı. Gerçi popülerliği eleştri yönlü olsa da istediği şeye kavuştu. Hatta Murat Boz ve Eser Yenenler'le bile adı anılmaya başladı. Nur Yerlitaş bunu duyunca postişleri bile şaşkınlı...