İnsanları affedebiliyor musunuz? Kolayca? Galiba bu soruyu kendime sormuş olsaydım cevabım 2 tane olurdu; hem evet, hem de hayır. Düşünmeden verdiğim cevap evet; düşünerek verdiğim, kendimle iç hesaplaşmalara girip bin dereden su getirdiğim ise hayır. Ben affedemiyorum. B iliyorum aslında hepsi içime dert olacak, bütün hepsi zihnimi boşuna meşgul edecek, bütün hepsi beni üzecek. Ama yapamıyorum. Hayatım boyunca affedemediğim kim varsa hepsini sırtıma alıp, yüklenip öyle devam ediyorum ve bunu yapmaktan o kadar yoruldum ki! Bazen düşünüyorum acaba affedemediğim kişiler de beni bu kadar önemsiyor mudur? Sahi kaç kişiydiniz zihnimde? Bir değil, iki mi? Tamam hatırladım üç! Belki de bilemediklerim veya şuan aklıma gelmeyenler de vardır. Düşündükçe daha da çok kırıldığım tam 3 kişi.
Hayatta hiçbir zaman küçük şeylerden mutlu olabilen biri olmadığımı düşünüyordum, ta ki bugüne kadar. Meğersem içten gelen düşünceler ve bir insanı seni kalpten sevmesi ne kadar farklı bir duyguymuş. Bazen kendimi kaybolmuş hissediyorum; bir ilişkide, bir toplulukta, bir arkadaş grubunda veya ailemde. Aile büyüklerimizi de sayınca toplamda 6 kişi olmamıza rağmen yine bu kaybolma hissinden bir türlü kurtulamıyorum. Biliyorum; kendi akrabalarını, kendi aileni seçemezsin. Ama yine de bir şans verilmeliydi bence. Mesele belki seçmek bile olmasa insanların tek bir özelliğini değiştirebilmek gibi. Ben insanlara karşı sevgisini çok iyi gösterebilen biri değilim. Sarılmaktan, öpmekten hoşlanmam. Yani aslında hoşlanmadığımı düşünüyordum. Ta ki sevgisini hissettiğim insanlara sarılana kadar. Ve ne yazık ki bu kişiler benim kendi ailemden değildi. Ama sonuçta insan 2. ailesini de kendisi kurabiliyor değil mi? İnsanları aslında korumaya çalışarak, onları düşünerek sevdiğimi göster