Ana içeriğe atla

İşte bu yüzden bu kırgınlık.

2020'ye olabildiğince güzel umutlar ve hayallerle başlamıştım; her ne kadar yalnız girmiş olsam da. Benim yılım olacağına dair inancım öylesine tamdı ki. 

Şimdiyse derin bir sorgulama sürecinin tam başındayım. 
Aslında tam anlamıyla son 5 yıldır çoğu yaşanan şeye, hissedilen duyguya karşı hissiz ve duvar gibi olduğumu düşünürdüm. İlişkimde yaşanılanlar haricinde. 

İlişkimde her zaman en zirve mutluluğu da en güzeliyle yaşayıp mutsuzluğu da en dibine kadar gördüğümü savunuyorum. Belki de bu olay burcumdan kaynaklanıyordur, bilemiyorum. Sevincimi, hüznümü, göz yaşlarımı, mutluluklarımı, kızgınlıklarımı, kırgınlıklarımı ve daha bir sürü duygumu hiçbir zaman maskelemedim. Ne yaşanıyorsa, ne oluyorsa en gerçek haliyle yaşanmasını savunuyorum. 

Şuan sadece hissetmiyorum. Ama artık rollerim değiştiğini biliyorum. Dışarıya karşı olabildiğince hassas ama kendi ilişkime karşı ruhsuzum. Sanki kalbimin artık sadece "ben" için attığını hissediyorum. 

Galiba daha önce hiç bu kadar büyük bir kırgınlık yaşamamış ve böyle bir şekilde dışa vurmamıştım. 
"Ben demiştim." demekten olabildiğince kaçtığım için sadece kendi kabuğuma sığınıp tüm duygularımı içimde yoğuruyorum. İçimde küçük bir noktada başlayan kırgınlık; fırına konulan kekin her dakika kabarması gibi gittikçe kabarıyor. Büyük aşklar böyle bitiyormuş, diyorum. Sessizce, sakince. Çünkü karşımdaki insana tek bir cümle kurmaya tenezzül edemiyorum. Konuşmaya zorla bile olsun başlarsam belki de saatlerce susamayacağımı biliyorum. Ve de dinlenmeyeceğimi veyahutta karşı tarafa herhangi bir anlam ifade etmeceğini. 

İşte bu yüzden bu kırgınlık. 

Kırgınlığımın bana tek getirisi derin bir sessizlik. Sustukça içimde büyüyen ama yine de bana bir şey hissettirmeyen bir anlamsızlık. 

Bu zamana kadar her kavga, her yanlış anlaşılma sonrası ilk adımı atanın ben olmasının yorgunluğu da var üzerimde. 

Sus Piggy diyorum. 
Sadece tek bir sefer olsun sana koşsunlar. 
Elimden geleni ardına koymayarak bunu çoktan hak ettim.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesini...

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ ...

"Herkes kendi kalbinin ekmeğini yer Acun..."

"Herkes kendi kalbinin ekmeğini yer." diyen Şeyma Subaşı kadar şanslı olamadığı için serzenişe geçen büyük bir kitle oluştu Türkiye'de. Ve özellikle de Twitter aleminde.  Söylediği sözlerden tutun da , çocuğuna, yediğine, içtiğine hatta özellikle gezdiği yerlerde.  Yerden yere vuran oldu, koruyup sahiplenen oldu. Ama en güzel de mizah malzemesi oldu.  Zaten eleştirmeye ve güldürmeye yönelik şeylere aç olan toplumumuz için Bahar Candan, Mustafa Ceceli ve listenin başından asla düşmeyen Şeyma Subaşı aslında sadece birer haber malzemesi oldular.  Sırasıyla bu karakterleri inceleyecek olursak;  Bu konuşmalar ve haberler Bahar Candan'ın işine yaradı elbet. Hukuk okuyacak kadar akıllı olup da canlı yayında teletabi dansı yapması akıllarda soru işareti bırakmıştı. Gerçi popülerliği eleştri yönlü olsa da istediği şeye kavuştu. Hatta Murat Boz ve Eser Yenenler'le bile adı anılmaya başladı. Nur Yerlitaş bunu duyunca postişleri bile şaşkınlı...