Hayatta hiçbir zaman küçük şeylerden mutlu olabilen biri olmadığımı düşünüyordum, ta ki bugüne kadar. Meğersem içten gelen düşünceler ve bir insanı seni kalpten sevmesi ne kadar farklı bir duyguymuş.
Bazen kendimi kaybolmuş hissediyorum; bir ilişkide, bir toplulukta, bir arkadaş grubunda veya ailemde. Aile büyüklerimizi de sayınca toplamda 6 kişi olmamıza rağmen yine bu kaybolma hissinden bir türlü kurtulamıyorum.
Biliyorum; kendi akrabalarını, kendi aileni seçemezsin. Ama yine de bir şans verilmeliydi bence. Mesele belki seçmek bile olmasa insanların tek bir özelliğini değiştirebilmek gibi.
Ben insanlara karşı sevgisini çok iyi gösterebilen biri değilim. Sarılmaktan, öpmekten hoşlanmam. Yani aslında hoşlanmadığımı düşünüyordum. Ta ki sevgisini hissettiğim insanlara sarılana kadar. Ve ne yazık ki bu kişiler benim kendi ailemden değildi. Ama sonuçta insan 2. ailesini de kendisi kurabiliyor değil mi?
İnsanları aslında korumaya çalışarak, onları düşünerek sevdiğimi göstermeye çalışıyorum zannediyordum. Galiba karşı taraf da ondan anlamıyormuş.
Olsun.
Zaten son 4-5 yıl boyunca bana bir kez bile "Ne hissettiğim?" sorulmadan hissizlik ve kalpsizlikle suçlandım, hiç canım yanmaz benim :)
Seni uzun zamandır takip ediyorum.. Gerçekten uzun bir zaman ama 5 6 yıl belki de. Ve benimle birlikte sen de büyüdün. (fiziksel, düşüncesel olarak) Sende kendimi bulmak çok hoşuma gidiyor. Kimse yazmamış. Yazmak istedim. Kendine çok iyi bak olur mu? Zor biliyorum ama halledicez biliyorum *-*
YanıtlaSil