Ana içeriğe atla

Nayııır, n'olamaazz! Kaynanamla tanışmak için daha çok gencim!

KOSKOCA YILLARIN PIGGY'Sİ KAYINVALİDESİ VE KAYINPEDERİYLE TANIŞTI! 
PIGGY ŞOK!
PIGGY VEFAT!
PIGGY İPTAL SAYIN SEYİRCİLER!..


     Evet doğru duydunuz/okudunuz sevgili okurlar, resmen Hamburger tarafından oyuna getirilip ailesiyle tanıştırıldım! Hala şoklardayım. Keşke kezban gibi giyinip gitmeseydim yada son zamanlarda gece yarılarına kadar ders çalışırken tıkındığım abur cubur yüzünden mayın tarlasına dönen suratıma karton geçirseydim! KEŞKE! Off anam off! 

    

     Dün gece yazdığım posttan sonra yine bir posta Hamburger'le kavga ettik. Ama bu sefer suçlu olan bendim, kabul ediyorum. Son günlerde de fazla atarlıydım zaten. Benim oğlan da bunu kendine dert edip dün gece resmen bana içini döktü. Haksız olduğu bir şey yoktu, bende uslu uslu özrümü diledim. Ondan sonra da minnoş suratımı görür de yumuşar diye "Skype açalım haddiiiiğğğğğ!" diye küçük, sevimli bir teklifte bulundum. Önce mırın kırın etti, yok başım ağrıyor yok kıçım ağrıyor diye. Tabi ki koskoca Piggy bunu yer mi? YE-ME-Dİ.

    Yine çenemin bana verdiği yetkiye dayanarak 5 dakika daha üsteleyerek "Aşkıım bak söz beş dakika valla." diye diller döke döke sonunda Hamburger'i ikna edebildim. Tabi bizim o 5 dakika oldu 1 saat 20 dakika. Ama kamerada resmen şekilden şekile girdim. Disneyland'dan aldığım o Minnie kulaklıklarından tutun, panjurlu gözlüklere kadar. Ama sonunda aramız eskisi oldu, çok memnunum. 

    Ama tabi ki Hamburger Skype'da bile beni kıskandırmakran vazgeçmedi. Yok parkta bi' kızla buluşacakmış da kız ona pasta yapma sözü vermiş de vs vs. Tabi ki DELİRDİM!  "Sen ne diye elalemin karısıyla kızıyla parklarda pasta yiyon!?" diye atarımı yapıp otoritemi hemencecik belli ettim. "Eee o zaman sen gel" dedi. Bende şakasına diyor herhalde diye "Tabi ki ben gelcem saf." dedim ve bir bakmışım her şeyin planını yapmışız, yarın Hamburger'leyim. Neyse dedim bugün öğlen birde bindim arabaya gittim. Ve inanın küçücük yerde tam tamına 3 dolmuş değiştirdim ama yine de istediğim yere gidemedim! Sonunda Hamburger'e olduğum yeri tarif ettim, geldi aldı. İnanın ki bu günlerde kendi şanssızlık sınırımı zorluyorum. 


     Ben de sürpriz olsun diye giderken frambuazlı pasta aldım götürdüm. (Ayy o da pek güzelmiş tadı damağımda kaldı valla keşke iki tane alsaymışım!) Parkta iki paket cipsle, pastayı mideye indirdik derkeeenn amcası aradı, "Ben istasyondayım, gel beni al." diye. Amcasını aldık, eve bıraktık. Ben artık adama hoşgeldiniz falan diyemedim utancımdan. Zaten hep olmayacak zamanlarda utanıyorum lanet olsun! Her zaman dakikada 1500 kelime sarfetmeye hazır çenem ve aklım resmen öğle molasına çıktılar. Ve o arabadaki beş dakika resmen bana beş saat gibi geldi. Amcasını eve bıraktık yine parka geçtik. Ondan sonra annesi aradı, tamam bu sefer parkta tek başıma bunu beklicem, iyi ki o kitabı yanıma almışım diye sevinirken bir baktım ki beyefendi beni de arabaya sürüklüyor. Sonra tabiki de Piggy şok, Piggy vefat, Piggy iptal sayın seyirciler! 


     Apartmanın önüne gittik, annesini bekliyoruz derken bir baktım evin altındaki dükkan sahipleri dışarı çıkmış fısır fısır beni konuşuyor! Allah'ım sen bu komşulara lütfen ağzını tutmayı öğret! Cidden beni komşuluktan soğutuyorlar. (Tabi bu arada annesi gelmeden Hamburger bana arkaya geç diye talimatı verdi.)

     O koskoca beş dakika sonunda müstakbel kaynanam apartmandan çıkabildi ve arabaya bindi. Birde Hamburger'in en küçük kardeşi. (Zaten adamın kendinden başka üç kardeşi daha var. Hangisi beni sever, sevmez bilemiyorum.) Kadın arabaya biner binmez  "Merhaba, nasılsın?" diye sordu. Yani aklımda kalan öyle bir şey. Cidden heyecandan hatırlamıyorum. (Fazla boktan bi' durum...)


    Derken bahçe evine geldik. Arabayı dışarı park ettik, içeri girdik bir baktım ki tüm aile orada. 
     
    Piggy yine ecel terleri dökmekte...
   
    Hepsini gördüğüm gibi (babaanne, baba, amca) "Merhaba, kolay gelsin." diye en tatlişko ses tonumla seslendim. Onlar da önce bir şaşırdılar sonra da gülümseyerek cevap verdiler. Sessiz sessiz 10 dakika falan ayakta durdum, diğer hepsi ekşi yapmakla uğraşıyorlardı. Yardım edeyim mi diye sorsam mi yoksa sormasam mi bilemedim ama her şeyi elime yüzüme bulaştırırım diye vazgeçtim. Derken sevgili kayınvalidem bana kıyamamış olacak ki Hamburger'in küçük kardeşine "Git de Piggy'ye içeriden sandalye getiriver." dedi. Sonra da ismimden emin olamayıp bana dönüp "Piggy'di dimi?" diye sordu. Bende yine tüm prensesliğimle sanki ondan 15 dakika önce "Kalk annemlerin yanına gidicez." diyen oğluna gelişli gidişli dümdüz sövmemişim gibi "Evet, Piggy." diye gülümseyerek cevap verdim. Sonra yakınımdaki sandalyeye oturup okulumu, ileride istediğim mesleği falan sordu. Ahh diyemedim "Ben kolejli değilim, alnımın akıyla 3 sene inekleyerek en güzel liseyi kazandım" diye. Ama bazı şeylerin içimde kalması daha iyi tabi ki. Bizim o "upuzun" konuşmamız da bitti, bana mısır etti. Tabi ağzımdaki teller çıkınca bir şey ısıramadığım için kibarca reddedip durumu kısaca açıkladım. (This is THUG LIFE!) 


     Amcası da o biz annesiyle konuşurken muhabbeti duymadığı için sonradan gelip yine okulumu, sınavın tarihlerini falan sordu. Yani herkes okulumu ve ilerisi için düşüncelerimi sordu ve o yarım saat genelde benim etrafı izlememle bitti. 

      Sonra da annesini ve babaannesini eve bıraktık biz yine bahçeye gidip oturduk çiğdem çitledik. Böyle de güzel bir ilişkimiz var. 
      

    Velhasıl sonunda yine dolmuşla yine geri döndüm ama ailesinin yanında geçen yarım saatten anladığım kadarıyla bu çocuk gerçekten iyi ki benim olmuş! Ailesinin yanında bile bana gözü gibi bakıyor, gelsin de totoşum düşmesin şimdi benim bu velede. Allah'ım sen bizi kem gözlerden koru. 


Her ne kadar o dakikalar sinir olsam da şimdi o anları düşündükçe aptal aptal sırıtıyorum. Yine de tek pişmanlığım daha güzel giyinebilirdiim! 

 Neyse bu Piggy bu gün güzel giyinmediği için bir hafta boyunca hayıflanır, siz onu takmayın sevgili okurlar! Herkese musmutlu bayramlar, kokulu öpücükler! :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi