Ana içeriğe atla

Mezuniyetler kapıyı çalarken kafalarda tek bir soru: Ne giysem acaba?


Eveeet, içinde bulunduğumuz mart ayı itibariyle tüm akılları kurcalayıp insanı çıkmaza sokan bir soruyla boğuşuyoruz bu aralar:

MEZUNİYETTE NE GİYECEĞİM!?

(Gerçi bu örnekle size ne giyilmesi konusunda az çok fikir verdiğimi düşünüyorum.)

Eminim ki aramızda ortaokul (olacağını fazla sanmıyorum), lise ve üniversiteden mezun olacakların bu aralar geçmesi şart olan sınavlardan daha fazla düşündüğü tek şey mezuniyet partisinde ne giyileceği ve pişti olup olmama mevzusu.

Gerçi laf aramızda erkeklerin bunları pek düşündüğü de yok, olan yine kızlara oluyor! 
Niye LYS birincilerinin genellikle erkek olduğunu şimdilerde daha iyi anlıyorum. Adamlar test kitaplarından başlarını kaldırdıkları vakit sınıflarındaki kızları ne giyeceksiniz mevzusuyla fiştekleyip onları derslerden tamamen alıkoyduktan snra dedikodu yapmalarını sağlıyor, sonrasında kendileri yine sinsice test kitaplarına gömülüyor... 

Sinsilik was here...

Mezuniyetten konu açıp lafı yine LYS sınavına getirmek. 

Neyse efenim fazla dağılmadan konuya geri dönüyorum. Kızlara naçizane tavsiyem fazla abartmadan, totişi, göbişi açmadan usturuplu bir elbise bulmaları. 

Erkeklere fazla verilebilecek bir tavsiye bulamadım çünkü ya keten pantolon ya da takım elbise onlar için fiks seçenek yani. 

Gerçi biz kızlar olarak da o gece için "Amann kaç kere mezun oluyorum" havasına girip fazla dağılmamak/dağıtmamak lazım. Yoksa prenses gibi girilen mekandan zombi gibi çıkmak en meselesi olur. 

Hayaller:

Hayatlar: 

Lütfen bu duruma düşüp kendinizi (anneanne deyişiyle) ele güne rezil etmeyin sevgili Piggyseverler! 
Yada takın benim gibi kavalyenizi kolunuza. En azından topuklu ayakkabınız yüzünden sendelerseniz tutunacak bir dalınız olsun. 

Piç gülüşü online 



Bu arada bu saygıdeğer Piggy'niz topuklu ayakkabı giyemiyor efenim. Çünkü Hamburger'le nerdeyse aynı boydayız! Ama zaten bu minnoş 41 numara ayaklarıma sığacak topuklu ayakkabı biraz da zor bulunur. Off Piggy off! Zamanında hep spor ayakkabı giymesen olmaz mıydı. Şimdi de giy git o Jeremy Scott ayakkabılarını da git dans et. Millet ayağıma bakmaktan elbiseme bakamaz valla. 

Yine çenem düştü ben susar ve yeni aldığım şahane "test kitaplarımın" fotosunu çekip Instagram'a atmaya yollanırım. 

Tüm okuyucularıma sevgi dolu öpücükler, sizleri seviyorum! 

Instagram hesabı olanları ise tabiki hesabıma bekliyorum: 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi