Ana içeriğe atla

Piggy'nin hayatından son durum güncellemeleriyle karşınızdayız sevgili Piggyseverler!

Bazen insan büyük bir boşluğa düşüyor. Bir an için amaçlarınızı, hedeflerini göz ardı edip aynaya bakınca kendinizi bile tanıyamıyorsunuz. 
Ruhsal bir boşluk, manevi değerlerinin artık eski öneminin kalmaması. 
Kısacası dünyada artık seni mutlu edebilecek birşey yokmuş gibi hissetmen. 

Sanıyorum ki hepimizin başına gelmiştir böyle bir duygu. 
Belki hayatının sadece bir anında, belki de hayatının tümü. 

Allah'a şükür ben hiçbir zaman hayatımın tamamını kapsayacak bir boşluğa düşmedim. Belki kişiliğim buna engel oldu, belki de yanımdaki insanlar. Orasını bilemiyorum tam olarak.

Ama o ruh halinden yeni yeni çıktığımı söyleyebilirim. Zaten bloguma uzun bir süre ara vermemin sebebi de buydu. Instagram sayfamdan paylaşımlara devam ediyordum ama kendimi satırlara dökmedikçe rahatlamıyordum. Sanırım yazarlık tohumlarım yavaştan atılıyor! Ne dersiniz sevgili Piggyseveler!? 

Bu süreçte yanımda olan çok insan yoktu. Az vardı ama iyi ki onlar vardı diyebilirim. Hamburger beni tekrardan bu halime döndürebilmek için çok uğraştı. Öyle ki benim bu ruh halim ikimizin anlaşmasını bile etkileyecek hale gelmişti. Ama yine o tontiş göbişini ortaya koyarak tüm sempatisiyle elimden tuttu ve beni o mutsuzluk kuyusundan çekip kurtardı. İşte geçen hafta kahvaltıya götürmesiyle başladı, hafta içleri okuldan arta kalan zamanları benimle geçirmeler. Zaten sanıyorum ki beni (kendi hesaplarımdan yani) Snapchat, Instagram ve Twitter aracılığıyla takip edenlerin ağzında tek bir cümle:

"Gök görmediğin bir sevgilisi olmuş, her yere fotoğraf atmış!"

Amaann ne derlerse desinler çok da fifi. Yine eski gıybetsever halime geri döndüğüme göre hepsinin canına okuyabilirim! 


Zaten bu aralar çevremdeki tüm insanlardan ve onların "amaçsız yaşantısından" inanılmaz derecede sıkılmış hissediyorum! 


Bu konu hakkında sonra detaylıca bir post yazmayı düşünüyorum. Yaşıtlarım ve onların umarsız davranışları!! 

Aaa bu arada size söylemeden geçemeyeceğim bu cuma akşamı Hamburger'in mezuniyet kutlaması var! Ayy sanırım ben ondan daha heyecanlıyım. Kesinlikle onu kep atarken görürken ağlayacağım. Allah'ım beni oralarda ele güne rezil etme ne olursun! Ya da eli günü bırak Hamburger'in anasına rezil etme! 

Bu kaynana işleri beni gerçekten aşırı derecede geriyor. Şimdi burda vik vik konuşurken karşısında geçince tek bir kelimeyi zor eder hale geliyorum. Ne kadar da prenses bir kız :') 

Piggy'nin hayatından havadisler de bu kadar sevgili Piggyseverler! 

Gerisi için hafta içi yazacağım diğer bir postta görüşmek üzere! 
Hepinize mis kokulu öpücükler. 

Aaa bu arada söylemeden geçemeyeceğim blogumu takip eden, postlarımı okuyan tüm annelerin, anne adayların, hayvan sahibi Piggysever'lerin ellerinden öpüyorum. Cennet sizin ayaklarınızın altında! (Tamam, 18 yaşında olabiliriz ama kedilerim bana anne diyor! Yani tam olarak diyemese de miyavlayışından ben anlıyorum diyelim. Laf aramızda kalsın!)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi