Miss Piggy ile bu hafta bölümünde filozofluğumla son bir haftalık havadisleri karıştırarak sizin huzurlarınıza sunacağım efendim.
Öncelikle geçen cuma akşamı Hamburger'in mezuniyeti vardı ve bende en hanımefendi halimle onun yanında yerimi aldım.
İlk önce okulda kep töreni vardı ve Hamburger olmadan ailesiyle yaklaşık yarım saat geçirmek zorunda kaldım ve sandığımdan çok daha keyifliydi!
Sanırım bu iş olacak sevgili Piggyseverler! Bundan 8 yıl sonra Hamburger'i koluma takıp fıldır fıldır gezebilirim! Heyt be gönlümün çöpsüz üzümü!
Bu arada Hamburger de bu blogu unuttu sanıyordum ama unutmamış haftada 2-3 defa girip okuyormuş. Ama bana tek bir laf etmiyor; iyi mi oluyor ya da kötü mü bilemiyorum açıkcası. Ama yorumlarınızın içtenliği ve tontişliği doğru yolda olduğumu açıklıyor sanırım.
Neyse işte ben konuya hooop geri dönüyorum. (Ne kadar da Leyla ile Mecnun aşığı bir Piggy)
Kep töreninde Hamburger'i gururla izledim desem yeridir. Zaten muhteşem giyinmiş, üstüne üstlük saçlarını da o bayıldığım şekilde kestirip minnak bir kuyruk yaptırmış. Gel de tekrardan aşık olma.
Piggy iptal ve Piggy şok.
Kep atarken gözlerim doldu demesem olmaz tabiki.
Off bu duygusal hormonlarımı bir kaba hapsedip duygusuz olarak yoluma devam etmek istiyorum. (Duygusal olmak zor azizim. En ufak bir şeyde gözlerin doluyor, elin ayağın titremeye başlıyor. Ve bu belli aralıklarla tekrarlanınca da insanlar artık duygu sömürü yaptığını, dikkat çekmek için böyle iğrenç rollere büründüğünü sanıyor. Amaan b*k yesinler!)
Okuldaki kep töreninden sonra yemek yemeye ve eğlenmeye at çiftliğine çıktık.
Sanırım gecenin en güzel kısmı Hamburger'le karşılıklı içtiğim rakıydı. Öyle çok özlemişim ki o duyguyu. Anlatılmaz yaşanır.
Gerçi 2-3 hafta önce de mangal yapmıştık ama tüm romantik planlarım Hamburger'in arkadaşını davet etmesiyle bozuldu.
Ama tüm o günlerin acısını iki saatle çıkardığımı düşünüyorum. Üstelik Hamburger beni dansa kaldırdı. Allah'ım işte o sahneye ben ölürüm ölürüm! İçimden ben senin "popişini yirim" diye çığrınan sesimi bastırıp dışarı en güzel gülümsememi verdim.
Ruhumuzda prenseslik varsa demek ki.
Ve bunu da söylemeden geçemeyeceğim tabiki Hamburger'in bir zeybek oynayışı var dersin ki bu çocuk 20 yılını Ege Bölgesi'nde geçirmiş. Tekrar tekrar aşık oldum.
Gerçi dans falan banane ben sürekli yeniden aşık olmak için bir sürü bahaneler bulabiliyorum.
Sizi pek bilmiyorum ama çevremde benim gibi düşünen hiç yok. Bu konularda insanların aşka bakış açısı çok farklı. Ve bu durum beni baya bir boşluğa düşürüyor. Çevrende mutluluğunu paylaşacak birinin olmaması prenses bünyemi üzüyor.
Tabiki bu işin içinde benim son bir yılda aşırı aşırı duygusallaşmam da yatıyor olabilir ama yine de yeri geliyor insan seni merak eden, halini hatrını "gerçekten" soran biri olsun istiyor.
Ayy anlattıkça darallar geliyor resmen ama buraya da yazmasam konuşacağım kimse kalmıyor.
Günlük dediysek yalan da söylemedik sonuçta. Yediğimi, içtiğimi değil de ruh halimi paylaşmayı daha uygun buluyorum. Zaten her gün tost/döner/burger king üçlemesinden dışarı çıkmıyorum.
Bir kıyafet zevkim vardı onla da ilgilenemiyorum artık çünkü insanlara bir şekilde "fazla" geliyorum.
Lisenin ilk 3 yılı baya aktif geçen arkadaş ortamım son yıl kendini inanılmaz bir düşüşe bıraktı. Dolarla kafa kafaya gidiyor desem yeridir. Gerçi hiç kimseyi suçlamıyorum bu konuya. Çünkü yalnızlığın bir seçim olduğuna inanıyorum. Etrafındaki insanlar artık kafa yapına uymuyorsa yavaş yavaş geri çekersin kendini. Mutsuzken hala ortada durup diğerlerinin de sosyalliğini etkilemek pek benlik değil.
Bu yüzden kendimi derslere ve Hamburger'e adamıştım ki o da birkaç saat önce isyan etti. Fazla görüşüyormuşuz, özlemeye fırsat kalmıyormuş, böyle giderse ilişkimiz çok uzun sürmezmiş bla bla bla. Dedikleri haklı çoğunlukla ama ben bunu göz ardı ediyorum. Çünkü 7/24 yanımda olsa yine de sıkılmam. Aynı evin içindeyken bike tuvalete gittiğinde özleyen ben nasıl olur da şimdi 3-4 gün görüşmeden dururum aklım almıyor. Oysa bu durum Hamburger'e oldukça ideal geliyor.
Anlayacağınız yine zıtlaştığımız konulardan biri daha. Ama biraz düşününce onu haklı buldum ve sesimi çıkarmadım. Özlesin bakalım.
Bende görüşmediğimiz her gün için kafamı yemek tabaklarına vurayım.
Anlatırken bir anda ağızdan çıkan kelimeler klavyeyle yazınca resmen büyüyor büyüyor ve dağ gibi oluyor. Okuması da bu kadar zor mu bilmiyorum ama bu post iyi başladı ama kötü bitiyor gibi havayı dağıtmak lazım. Sonuçta prenseslerin görevi etrafı pembeleştirmek değil mi???
Bu yaz için blogla ilgili acayip planlarım var, umarım uygulamak için kendimce yeterince özgüven bulabilirim. :)
Umarım sevildiğiniz ve sevdiğiniz bir hafta sizinle olur sevgili Piggyseverler!
Bakınca içinizin eriyeceği bir Hamburger'iniz olsun, aşk kalbinizden hiç mi hiç eksilmesin.
Instagram için buraya tıklayabilirsiniz :)
Yorumlar
Yorum Gönder