Ana içeriğe atla

Anan anam olsun mu Hamburger'im, sarımsaklı mayonezim, ballı hardalım?

Madem ki 20 bin okuyucuya ulaşıp herkesin yüzlerinde az da olsa tebessüm bırakıp, bazen de üzüntümüze ortak edip dertlendirdiysek şimdi de bu sayı şerefine güzel, eğlenceli bir post patlatalım, değil mi sevgili Piggyseverler!?



Yaklaşık 5 gündür tüm blogger ve Instagram aleminin bildiği üzere Hamburger Danimarka'ya geri döndü. Evet şuan aramızda tam tamına 3253 km var! Bu çocuğu özlemek bile matematiğimi geliştiriyor vallahi! 

Onlar ailecek gitmeden hemen önce Hamburger'in ailesi benim ailemle tanışmak istedi. Ben bunu duyduğum an renk skalalarındaki tüm tonlara büründüm vallahi. Sevinmekle, 3,5 arasında kaldım. Sonunda duygusuz olmaya karar verdim lakin kafede o masaya oturana kadar. 

Zaten sabah heyecandan hiçbir şey yiyememişim, verdiğim 10 kilonun üstüne +2 daha eklenmiş ama Piggy yine de pes etmeyerek kayınvalidesinin gözünü boyamak için en güzel kıyafetlerini giyip, sıcağa rağmen makyajını bile esirgememiş. 



Ayy durun böyle olmadım tabiki de!



Tam anlamıyla böyleydim ama birazcık (!) daha esmeri tabiki. 

Eee nerde kalmıştık sevgili okurlar. 

Biz kafeye birazcık erken gitmişiz, oturduk onları beklemeye başladık. Derken geldiler, herkesi sırayla öptüm derken sıra müstakbel kayınvalideme geldi. Tam beni öperken kulağıma "Kolyen çok güzelmiş." dedi!

Piggy şok! 
Piggy vefat! 
Piggy iptal! 

Sonradan öğrendiğime göre meğersem kolyeyi anasıyla birlikte seçmiş bizim herif. Tabi ben bunu bilsem öyle su kabağı gibi sırıtmazdım kadının karşısında. (Sağol Hamburger, sağol aşkım...)



İşte ben o masaya oturunca ne Piggy'liğim kaldı ne de prensesliğim. Öyle bir utangaçlık olamaz yani. Bir yandan konuşup kendimi ifade etmek istiyorum, bir yandan ters bir şeyler söylemeye utanıyorum. 

Hamburger desen tüm 2 saat boyunca sadece 2 veya 3 dakika birkaç çift laf etti. İkimiz de sus pus kaldık artık aileler konuştu. 

İşte havadan, sudan, Türkiye'den, Danimarka'dan, derslerden, meslek seçiminden bahsederken konu bir anda "bize" geldi. 

BİZ!

B-İ-Z! 

Hamburger ve ben! 



Gerçi bunu üzülerek söylemiyorum tabiki yanlış anlamayın ama ilişkimizi aile büyüklerimizin ağzından duyunca biraz şok edici olabiliyor! 

Şimdi durumu size olduğu gibi aktarıyorum. 

Bir anda ülkedeki darbe konusunu konuşurlarken sevgili kayınbabam bana dönüp "Eee Piggy'cim burda toplandık, konuşuyoruz ama tanışma sebebimiz belli. Geç bile kaldık zaten. Biz taşınıyoruz ama sizin arkadaşlığınızın bitmesini biz istemeyiz. Hamburger sık sık gelip gider, sen de gelir gidersin; ailenle veya yalnız olarak. Eğer arkadaşlığınız devam ederse birkaç yıl sonra adını koyarız!" dedi ve Piggy'nin ailesi şok! 

Gerçi şaka bir yana tam beklediğim gibi bir konuşmaydı. Babam şok olmak yerine "Evet, çok güzel anlaşıyorlar, bozulmasını istemeyiz." dedi. Şok olan sadece annemdi. Gözleri pörtledi tam anlamıyla. Onu sakinleştirmek de kayınvalideciğime düştü. "Yani durun öyle ciddi bir şey yok, biz sadece olası bir durumdan söz ettik. Daha okuyacaklar." dedi ve annem rahat bir nefes aldı. 

Bu arada kayınvalide demek çok ciddi geldi ama en kısa zamanda ona da bir isim bulup aileye katıldığımı iyice belirtmeliyim! 

Gerçi masada otururken anneme "Piggy bizim 5. çocuğumuz gibi. Kendi kızımdan ayırmıyorum." dedi. 

Piggy burada yine şok! 

Annem benden daha da şok! 




Sanırım uyuz kızını nasıl bu kadar sevdiler diye düşünüyor. Oysa bilmiyor ki ben onların yanında adeta süt dökmüş yavru kedicik! 

Durun şimdi bu kadar gezevelik yeter. İlişkimizin adını ne koyalım dersiniz? Mahmut mu, Abdullah mı? 

Dövmeyin, gidiyorum. Hatta koşuyorum! 




Velhasıl kelam, belki de eğlenceli Piggy geri dönmüştür, kim bilir? Ya da Piggy Sezai olarak hayatıma devam mı etmeliyim?

Kararı size bırakıyorum. 

Kendime verebildiğim tek karar Hamburger'le iyi bir geleceğimin olması. Belki de o yüzden bunca hasrete, yola dayanabiliyorum. Eğer kaderde varsa er ya da geç eli elimde olacak. Bunu biliyorum ve inanıyorum.

Güzel dilekler dileyen yüreklerinize sevgi dolu öpücükler sevgili Piggyseverler.



Valla yani kedinin aklına süt, benim aklıma da gelinlik koymayın siz en iyisi! 



Hamburger sen bu kareye iyi bak aşkım! Zaten ben yüzüğü falan beğendim ama her sürprize aşığım!

Instagram için buraya tık tık


Ayy en önemli soruyu sormayı unuttum. 
Hamburger!! Annen de bana pasta bile yedirdiğine göre artık anan anam olsun mu??? 




Herkese prenses kokulu, aşk dolu öpücükler :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi