Ana içeriğe atla

Bir bulmaca olsam beni çözer miydin Hamburger?

Piggy tatilden döner ve ilk iş olarak dershaneye sonra da bloguna koşar, çünkü sizi ve sizlerin yorumlarını çok özlemiştir! :)


Şaka bir yana gerçekten de bu yıl beni rahatlatacak tek şeyin yazmak olduğunu fark ettim. Çünkü etrafımda beni rahatlatacak kimse kalmadı, Hamburger gitti gideli. 
Zaten ona dert yanıp şirinlik bile yapamıyorum artık, o kadar yoğun ve kafası dolu ki! Ne zaman cevap vereceği belli olmuyor. 


Gerçi ona da kızamıyorum, herkes geleceğini kendisi kurtaracak ki sonra birlikte bir aile kurabilelim. 
Ama şimdilik ilgi delisi bir prensesin de ihmal edilmek hiç mi hiç işine gelmiyor. 

Doğrusu soruları çözemediğim zaman onu binbir triple yanıma çağırıp omzunda ağlamayı çok özledim. Saçlarımı okşasın, öpsün sonra da her şey geçsin isterdim. Hem de çok. 


Bu kötü bir rüya olmalı diye düşündüğüm çok zaman oldu. Ne zaman ki o uçağa bindi, geri dönüşü olmadığını ve bazı şeyleri artık kendi ayaklarımın üstünde yapmam gerektiğini anladım. 

Benim gibi biri için gerçekten yalnız olmak çok zor ama yavaş yavaş alışıyorum. En yakın arkadaşım tabiki de kitaplarım! Sonra kendimi ne zaman "bombok" hissetsem bulmacalara sarılırım. (Bunu da beni tanıyan çok az insan bilir. Ne zaman deli gibi bulmaca çözersem bilin ki ters giden birşeyler var!) 

Hep merak etmiştim, acaba bir bulmaca olsam beni çözer miydin ya da bir kenara mı atardın Hamburger?


Yine Piggy'nin kafasında deli ve saçma sorular takla atıyor! 

Gerçi bunda bugün dershanemin ilk günü olmasının da etkisi olabilir tabiki! "Nasıl geçti?" diye sorduğunuzu duyar gibi oldum ama cevabımı telefon klavyelerinizde sarı kafa emojilerden sonra gelen gülen suratlı kahverengi arkadaş yanıtlayacak! 

Gerçekten de benden geçmiş artık dershane, kurs işleri. Hele de arkamda oturan fen liseli, çalışmakta gözlerinin feri gitmiş çocuğu görünce anadolu liseli olmamın gururu bir anda yıldız misali kayıp gitti. 
Sen zaten ilk 2 bine girerek derece yapmışsın, ne diye hala daha totoşunu dershane sıralarında çürütüyorsun a benim akılsız oğlum? Adamlar hep daha iyisini isteye isteye bizde heves bırakmadı vallahi! İmam hatipler yerine fen liseleri kapansın kardeşim!!!! 



Neyse prense çizgimi bozmayarak bu postu bitiriyorum. Herkes yerine sağolsun kardeşim ama bu Piggy bu yıl Yaşar Üniversitesi'nde iç mimarlık okuyacak! Yazın bunu bir kenara! 

Hepinizi en mis kokulusundan öpüp, iyi geceler diliyorum. 

Vee aynı zamanda susmak bilmediğim Instagram hesabıma bekliyorum! 
tıkla :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi