Ana içeriğe atla

Etrafımda yürüyen çakma Chanel'ler, Louis Vuitton'lar görüyorum!

Sonunda tatili biter ve Piggy yuvasına geri döner sevgili Piggyseverler... 


Durumum aynen bu şekilde! 
1 haftadır sosyal medyaya kaçırdığım tüm haberleri, paylaşımları gözden geçirdim ve şu sonuca vardım. Nacizane 55 kilocuk prenses bünyemin ne yazık ki çok taklidi varmış! Ve bu durum beni bir miktar (!) geriyor! 

Örnek alınmak çok güzel bir şey muhakkak ama herkesin kendi çizgisi, kendi kalitesi olmalı diye düşünüyorum. Yoksa ha yanımdakine bakmışım ha aynaya! Ne fark eder ki? (Üstelik lunaparktaki aynalar!)

Facebook kapak fotoğrafımı bu mu yapsam ki? 


Gerçi şaka bir yana katıla katıla gülüyorum sadece.  

Veee biraz ciddi olmak gerekirse;

İnsanların üzerine 2 beden büyük ceket gibi giydirilmiş iğreti roller görüyorum. Hep bir başkası gibi olmaya çalışma, özenme veya değişik davranışlar. 
Gerçekten hiç mi hiç yakıştırmıyorum. 
Sanki Ebru Gündeş'e arabesk rap söyletiyormuş gibi oluyor. Tek fark bu kulak değil; göz ve beyin yıpratıyor. 

Etrafımda resmen yürüyen çakma Chanel'ler, Louis Vuitton'lar görüyorum. Ama yeter!

Ve bunun üzerine daha milyonlarca şey yazabilirim ama diyebileceğim tek şey "Kendiniz olun, kendiniz gibi yaşayın."


Şimdi gelelim tatilin özetine. Tam anlamıyla yedim, içtim, uyudum, dinlendim. Ama tabiki son gün hasta olarak tatilime nazar boncuğu niyetine bir boncuk takmış oldum! Sonrasındaysa Kuşadası Özel Hastanesi bizi bekler. 
Aman Allah'ım o nasıl bir kalabalık! Doktorların nasıl bir umursamamazlığı, size anlatamam. Resmen sinirden daha da hasta oldum. 
Tabi sonra Allah doktorlara sinir olmamın cezasını totoşuma yediğim "antibiyotikli iğneyle" vermiş oldu! Ve ben resmen bir gün boyunca totomun üstüne oturamadım acıdan. 

Sağlık, tıp, ilaç alanındaki bilgim Majezik'in ağrı kesici olduğuyla sınırlı. Ama yine de iyileştirmek için yapılan iğnelerin, ilaçların bu kadar can yakması hiç adil değil!??


Gerçi yine de tüm nazımı Hamburger'e yaptım o da paşa paşa benimle ilgilenmek zorunda kaldı! :) 

Yaşasın prenseslik!

Bu arada size ağustos sonunda tatile çıkıyorum diye mıymıylandığıma bakmayın tüm indirimlerden birşeyler kaptım! 

(sağ taraftaki adam; temsili my daddy)

Neyse artık başınızı şişirdiğime bakmayın, uzun zaman olmuş yazmayalı. Benim kalan tatil maceramı Instagram'dan takip edebilirsiniz. 



Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi