Ana içeriğe atla

Gelinime ağız tadıyla kaynanalık yapıp, oğluşumun yanında ona prenses gibi davranabilecek miyim?

Bu aralar merak ettiğim tek şey geleceğim. 
Niye bilmiyorum ama sırf ona odaklandım ve düşünüyorum! 

Sürekli düşünüyorum. 


Acaba iç mimar olabilecek miyim?

Hamburger'le evlenip er ya da geç Demet Akalın misali tek taşımı güneşten korunmak için kullanıp Instagram'a boy boy selfie'ler atabilecek miyim? 

Bir kız bir de oğlan doğurup birinin sünnetinde, diğerinin düğünde gizlice masa altından gelen altınları sayabilecek miyim? 

Gelinime ağız tadıyla kaynanalık yapıp, oğlumun yanında ona prenses gibi davranabilecek miyim? 

Ve daha bir sürü şeeeyyyy. 


Sanırım insanı en çok da bu belirsizlikler yorup üzüyor. 
5 dakika sonramız belli değilken gelecek yıllar için bir sürü plan kurup, kendimizce hazırlıklar yapıyoruz. Belki de asla gerçekleşmeyecek olan hayallere kendimizi inandırıp olmayınca da karalar bağlayıp kendimizi duvardan duvara vuruyoruz. 

Aslında böyle anlatıyorum, yazıyorum ama bu hataya en çok düşenlerden biri de benim. 
Bu yüzden de çok hata yapıyorum, çok inciniyorum, çok kırılıyorum. 

Her zaman fazla düşünceli olmanın işe yaramadığını 18 yıldır bilip de uygulamayan kuş kafalılardan biriyim!! Sonra gelsin depresyonlar, gitsin kilolar! 
Bir de prenses bünyem depresyondan ilk adımını attığı andan itibaren komple yemeden içmeden kesiliyor. Sonra da 3 günde 5 kilo garanti! 


Bu durumdan çok hoşlandığım da söylenemez. Bu yüzden artık sinirlenmemi ve üzülmemi kontrol altına almaya çalışıyorum. 
Çok boş zamanım olunca etrafımdakileri didikleyip mutlaka kızacak birşeyler bulduğum için yine, yeni ve yeniden kitaplara sarılıyorum! 


KİTAP KURDU PIGGY GERİ DÖNÜYOR!! 

Aaa bu arada size demeden geçemeyeceğim. Bugün Instagram'dan şahane bir teklif aldım ama hala düşünme aşamasındayım. Radyo televizyon okuyan bir arkadaşımızın çıkaracağı gazetede yazılar yazmam istendi. Hala da düşünme aşamasındayım. (Yazar burada kendini itiraf etmek zorunda hissediyor. Hamburger'in içine sinmesini bekliyor!)   


Amaaan her şeyin hayırlısı Piggyseverler. Olursa yazarız, olmazsa yine burada kafa şişiririz. 

Bu arada okunma sayımız 22K'ya ulaşmış! Bu K denen merete de Instagram'dan alıştım. Kendimi Çakma Moschino giyen Kibariye gibi hissediyorum. Ay bunu da demeden postu bitirmeyeyim kadın hamile falan değilmiş ayol, şaka yapmış. Zaten 56 yaşında doğursa ben 18'inde evlenemedim diye karalar bağlayıp evden dışarı çıkmazdım!

Haha nice 22 binlere, sizlerle birlikte Piggyseverler.

En başta Hamburger'i, sonra da sizi en mis kokulu öpücüklerle öpüyorum. 

Kendinize çok çok iyi bakın, Instagram hesabıma da uğramayı unutmayın!


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi