Ana içeriğe atla

Dikkat Piggy uyuyor!

Evet, merhabalar sevgili Piggyseverler. 
Bir arife (ya da arefe) gününde daha sizlerleyiz, kısa haberlerimizle başınızı ağrıtmaya geldim.

Nasılsınız diye sormak istiyorum lakin Can Dündar misali cevaplar almaktan korkuyorum. Ülkenin durumu ortada malumunuz. Neyse siyasete girmiyorum, prensesler böyle işlere kalkışmaz! (Koca bir yalan!) 

Beni soracak olursanız ben hala daha otobüs durağında gemi bekliyorum. Tam tamına ruh halim böyle. 
Aşırı aşırı kırgınım ama öyle alışmışım ki bir haftadır bu durumu dışa vurmuyorum bile. Çünkü gerçek anlamıyla hiç kimse anlamıyor, umurunda bile olmuyor. 

Zaten herkesin derdi kendini meşgul ediyor, Piggy'yi kim ne yapsın!? Değil mi? 

Hamburger bana hiçbir şey söylemese de (sanki bir haftalığına tatile gidiyormuş gibi davransa da) puzzle parçalarını birleştirip Sherlock Holmes olmama az kaldı. 

Sanırım en çok dokunan nokta da bütün bu sınav senesi boyunca birlikte çalışıp emeklerimizin karşılığını alamamak oldu. Yeri geldi kendimden bile ödün verdim sırf birlikte olalım, çalışalım diye. Ama şimdi gerçekten boşa kürek çekmiş gibiyim. Bilmediği bir dilin derslerini kendisi de çalıştığı yetmiyormuş gibi şimdiyse hiçbir şey olmamış gibi tüm bunları göz ardı etmek bana garip geliyor. 

Gerçi dediğim gibi Hamburger'e kızmıyorum artık. Ailesine kızıyorum hemde çok. Bu davranış bana düşüncesizce geliyor. Madem götürecektin niye Türkiye'ye getirip de düzenini alt üst ettin dimi?

SABIR PIGGY SABIR! 

%1 ihtimalim de kalsa sabırla beklemeye devam edeceğim. 


Sonrasındaysa uzun bir uykuya dalıp kendimi bile unuturum. Belki de Yedi Uyuyanlar muhabbetine karşılık diss olarak bende Piggy Uyuyor versiyonunu yaparım, ne dersiniz?


Bu yaz tatili bana gerçek anlamda zehir oldu ve olmaya da devam ediyor. Hiçbir şey hayalimdeki gibi olmuyor ve olmayacak da. 

Bir hafta sonra İtalya'ya tatile gideceğim ama canım onu bile istemiyor düşünebiliyor musunuz? Piggy nasıl bir depresyonda. 

Tüm o Chanel'ler, Louis Vuitton'lar bana resmen canavar gibi görünecek! 
Ben sadece Hamburger'le kalan bir ayımızda her dakikamızı birlikte geçirmek istiyorum ama hem bu tatiller, hem de Hamburger'in çabuk sıkılgan yapısı bunu bozuyor. 

Piggy yine çok konuştu. Artık susma ve Simpsons izleme vakti! (Zaten o kadar çok izledim ki artık herkesi sarı kafalı görmeye başladım!) 

Hepinize mis kokulu öpücükler, dualarınıza Piggy'yi ve Hamburger'i eklemeyi unutmayın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi