Ana içeriğe atla

Madagaskar'a bir bilet lütfen!


Hepinize Miss Piggy'den sevgiler sevgili Piggyseverler. 

Hayal kırıklığının, inatçı yağ lekeleri gibi zor temizlenen hüzün kırıntılarının ve kıyıda köşede kalmış az da olsa küçücük umutlarımın harmanlandığı bir postla daha başınızı şişirmek üzere ekranlarınıza konuk oldum, gözlerinizi yormaya geldim.

Bir prenses (!) olarak zor zamanlar geçiriyorum ne yazık ki. 

Baya yalnızlık dolu, biraz kafa dinlemeye çalışmalı, özlemeli, sevmeli, hayata karşı tek başına kalmaya alışmalı bir dönemdeyim.

Ulen menopoz gibi anlattım ama daha girmedim merak etmeyin. En azından 30-35 senem vardır diye tahmin ediyorum. Gerçi el alem 78'inde patır patır doğuruyor maşallah. Amaan onlardan neyim eksik değil mi? Üstelik bir prenses olarak simli ve pembe renk veletler doğurmak yegane görevim! 

Üzgün ve birazcık terk edilmeye odaklı olabiliriz ama mizahımızdan da kaybetmedik azizim. 

İçim kan ağlasa da, "kan kusup kızılcık şerbeti içtim" deyip en gerçekçi gülümsememle onların mutluluğunu izleyeceğim. Ay bu cümle tam Avrupa Yakası'ndan Makbule Kral'la gönüllerimizin yengesi Bihter Ziyagil karışımı oldu. Zaten sanırım içim de tam anlamıyla öyle karışık. 
Ama bu sefer aksine midem adeta çöplük oldu. Nerde o kafasına küçük detayları takip 3 gün yemekten kesilen Piggy? Gerçi öyle yapınca da Hamburger canıma okuyor. En iyisi göbişim çıksın da göbişlerimizi arkadaş ederiz. 


En kısa zamanda Pamuk Prenses'in figürünü Hamburger'den isteyeceğim! Zaten Danimarka'dan buraya tatile geldiğinde bana oyuncaklar alıp getirmezse onun kafasını kırabilirim! Ya da üzüntüden kendimi dağlara vurup yabanil bir prenses olup çıkarım. (Hadi şimdiden pamuk eller cebe. Benim için Madagaskar'a bir bilet, lütfeeen.)


Bu arada sonuçların açıklanmasına tam 9 gün var ama zerre umrumda değil. Bunlar işte hep Hamburger yüzünden! 


Edebiyat sınavından çıktığım gibi bana Danimarka'ya gideceğini söyledi ve ben o günden sonra imkanı yok toparlanamadım. Kendime bir kez daha kendi ideallerimden kat kat daha fazla Hamburger'le olan hayatımın daha önemli olduğunu söyledim sanki. (Evet bu aralar kendi kendime konuşuyorum!) 


Ama hayatın sunduğundan yine kaçamadım ve kaçamıyorum. Kabullenmeye çalışma evresindeyim ve en kötüsü de bu olsa gerek. Sadece sabır diliyorum. 

Bu yıl istediğim dereceyi yapıp da mimarlık okumaya başlarsam eğer söz tüm okuyucularıma bedava tavsiyeler ve akıl danışma benden! Bir yıla yakındır kahrımı çekiyorsunuz, bu kadarını da esirgeyemem sizden. 

Mis kokulu öpücükler size benden ve Hamburger'den! (Gerçi sigara kullanan bir Hamburger ne derece mis kokulu öpücük verebilir, emin değilim. Siz prensesten devam edin.) 

Sanırım Hamburger Danimarka'ya taşındıktan sonra bende bu blogu kapatıp içinde prenseslik olmayan sade bir vatandaş hayatına geçebilirim. Şimdi bol bol okuyun, sonra beni özlemeyin. 

Kendinize iyi bakın! :)



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi