Ana içeriğe atla

Söylenecek söz kalmadı artık.

Aslında bu blogda siyasi içeriklere değinmek istemiyordum ama son olanlardan sonra sessiz kalmam imkansız hale geldi ne yazık ki. 

Bir de üstüne üstlük havalimanında yaşadıklarımdan sonra sessiz kalmamaya karar verdim.

Bildiğiniz üzere dün gece 12'de uçacaktım. İzmir Adnan Menderes havalimanı çıkışlı İtalya turumuz vardı. Trenle akşam 9 gibi havalimanına vardık. 22.30-23.00 gibi biletlerimizi alıp bagajlarımızı teslim ettik, pasaport kontrolümüzü yaptırdık.

El bagajlarını kontrolden geçirdik. Freeshop'un önünde tur rehberimizi beklerken bende kendime Victoria Secret'tan parfüm bakıyorum. Derken telefonuma ardı ardına haberler gelmeye başladı. O gece 3 saat boyunca yaşadığım paniğin, korkunun tarifini size anlatamam. Her yerde polisler, dışarıda çevik kuvvet ekibi. Uçak biletlerini iptal ettiren insanlar, ailesini arayıp nasıl ve nerede olduklarını soranlar. Haberlere ulaşmaya çalışanlar.

Telefonuma bildirim olarak gelen haberlere göre İstanbul Boğaz Köprüsü askerler tarafından kapatılmış, helikopterle insanları taramışlar. Bu bir darbe girişimiymiş, televizyon kanalları ele geçirilmiş vs vs. Gecenin ilerleyen saatlerinde TBMM bombalanmış, genelkurmay başkanı rehin alınmış.

Hepimizin bildiği üzere ve internette dolaşan haberler de cabası. Askerimizin boğazını kesmişler, ölüsünü bile tekmelemişler. 

Tüm bunlara yapacak yorumum yok.
Ülkemizin ne hale düştüğü de ayrı bir gerçek. 

Daha dün şehit haberlerine "Şehitler ölmez, vatan bölünmez!" naralarını atan insanlar şimdi nasıl bu hale geliyor anlamıyorum. 

Bu kadar mı duygusuzlaştık?
Bu kadar mı ruhsuz olduk?

Bu mu bizim vatana sahip çıkma bilincimiz?
Ata'mızın bize bıraktığı emanete, bu emaneti bu zamana kadar canı pahasına koruyan mehmetçiklerimize bu mu saygımız? 

Halk olarak askerimize, onların canlarına hiç mi saygınız yok? 

Gerçekten öyle bir duruma düştük ki anlamıyorum, anlayamıyorum. 

Allah'ım sonumuzu hayır eylesin. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi