Bu sefer pek eğlenceli bir başlangıç olmayacak. gerçi benim her başlangıcım bir felaketle son buluyordu, hayat beni bu sefer de şaşırtmadı.
"Her güzel şey son bulur, dediler; inanmadım. Niye inanayım ki her şey muhteşem, mutlu kısacası tam Piggy'ye yaraşır bir peri masalı.
Derken...
Peri yaralandı.
Yine hiç haketmediğim yerden vuruldum.
Kaç güzel zaman sonra kendimi çaresizce yatıp "Niye ben?" diye böğürürken buldum.
Haketmedim.
Ve şuan öyle çok canım yanıyor ki.
Bileklerimi kessem hissetmeyeceğime bahse bile
girebilirim.
Sadece tutmaya çalıştığım gözyaşının acısı yakıyor içimi.
Bu kadar mıydı, diyorum.
Ne yapayım, diyor.
Gitme, diyorum.
Türkiye'de kalamam, diyor.
Ben geleyim diyemiyorum. 18 yaşındayım neyime gitmek? Daha burdan 1 saatlik yer için izin alamayan Piggy nereye, nasıl gidecek?
Çaresizim, ölüyor gibiyim ama yaşıyorum.
Her nefes içime batıyor.
Bitiremiyorum.
Deli gibi seviyorum.
Yalvarıyorum, benim elimde değil diyor.
Daha önce de yaşadım acıyı, aşk acısını.
Ama bu seferki sanki kendi hayatımın ellerimin arasından kayıp gitmesi acısı.
Ulan bir bakıyorum 11 ayım gidiyor, sayesinde yemek yapmayı öğrendiğim adam gidiyor.
Nefesim gidiyor.
Bal köpüğüm gidiyor.
Bekle de demiyor. Dese 3 yıl, 4 yıl bekleyeceğim. Ama kahrolsun onu bile demiyor.
Sadece gideceğim, vedalaşalım diyor.
Ölüyorum diyorum, anlamıyor.
Canımdan çok sevdiğim adam beni anlamıyor.
Masalımın prensi gidiyor, bense sadece bakıyorum, bitiyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder