Ana içeriğe atla

Seni ciklet yapar çiğnerim yakışıklı!

Hamburger'le aramızdaki her şeyi düzelttiğimize göre artık size mezuniyetimi anlatabilirim sevgili Piggyseverler! 


Bu postumda bol bol Gumball karakteri görebilirsiniz çünkü kendileri çok şeker! :)

Eveeett, şimdi gelelim fasülyenin faydalarına. Bu arada fasülye mi ya da fasulye mi? Serdar Ortaç misali kafamda deli sorular. 


Kuaföre birazcık (!) gecikmeli olarak gidince Hmaburger'le buluşma saatim normal olarak aksadı. Ve sanırım hayatımın en uyuz müşterisi rolüne bürünüp kuaförümü hayattan bezdirdim. 

Oysa ki tek istediğim Kardashian örgüsüydü. Ama son olarak yapılan model çivi maşa misali yandan yemiş Sıla'ya döndüm. 

Böyle olmak isterken,


 Böyle oldum.

Bu saç modeli için hayatımın şoku diyemeyeceğim çünkü 14,15,16,17. yaş günü pastalarım tam bir felaketti. Onları gördükten sonra bu saça şükrettim desem yeridir. (18. yaş günüm çok mu çok tatlıştı çünkü sevdiceğimin elleriyle hazırlandı.)

İlk önce en yakın arkadaşımın mezuniyetine gitmek için birazcık yol katetmek zorunda kaldık. Hamburger de yol boyunca benim karga sesimle son ses çığırdığım şarkıları dinlemek zorunda kaldı ama gıkını bile çıkarmadı. İşte ideal sevgili. :) (melek emojisi)

Ondan sonra kendi mezuniyet yemeğimize gitmek için at çiftliğine geçtik. Muhteşem 24 kişilik sınıfımızdan sadece 7 kişi geldik ama 77 kişilik güldüm diyebilirim. 

Ama gecenin en fiyasko kısmı saçıma böcek geldi diye çığlık atıp etrafı inletirken düşen şeyin patates kızartması olduğunu öğrenmem oldu. Gariplikler tabiki hiçbir yerde peşimi bırakmıyor. 


Yine de geçen 5 saatin en güzel kısmı rakılardan dolayı hafif çakırkeyf olduktan sonra Hamburger'le edilen danslardı.
Allah'ım çocukla her dans edişimde daha da aşık oluyorum sanırım. Ve bu durum hiç mi hiç değişmeden devam ediyor. 

Üstelik bu günlerde Hamburger çok mu çok romantik. Suratına, yamuk ağzına bakıp da aptal aptal sırıtmamak elde değil. 


Bazen şımarıklıklarımı çekemediğini hissediyorum. Öyle zamanlarda "Ben artık yaşlandım" deyip arayı şakayı vurmaya çalışıyor ama ben anlıyorum sıkıldığını. O yüzden konuyu değiştirip ya da susup biraz zaman geçirmeye çalışıyorum sessizce. Sonra bir bakıyorum bana kedi misali bakmaya çalışıyor, yanağımı okşuyor. Uleeen gel de sevme! 
Ağzını yüzünü yerim çocuk! 

Ya da en iyisi ben seni ciklet yapıp çiğneyeyim Hamburger.

Ve sen hep saçını öyle inek yalamış gibi yap, gömleğini giy, rakı bardağınla bana poz ver. 

Sonr Piggy yine çevrimdışı?!



LYS matematiğe 17 gün kaldığına göre bu post da burada bitsin bakalım. Hepinize mis kokulu öpücükler sevgili Piggyseverler! 

Instagram'a tıklamayı düşünmediyseniz hemen koşun gelin. https://www.instagram.com/misspiggyninblogu/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi