Ana içeriğe atla

Prenses dağıtımcılık yine iş başında!


 



Herkes farklı olmanın kötü bir şey olduğunu düşünüyor. 
Oysa ben gerçek "farklı" olmakta hiçbir sakınca görmüyorum ya da göremiyorum. Aksine bu bence belirli insanlara verilmiş bir özellik gibi. 
Bir ilk için adım atmaya doğuştan cesaretli olanlarla, başkalarının açtığı yolu izleyenler var. Eğer şu o yolu açmaya ya da gittiğin rotayı değiştirmeye cesaretin yoksa diğerlerine de laf etmeyeceksin. Bu kadar basit aslında. 


İnsanların kafasına bu algıyı yerleştirmek o kadar zor ki. 



Yalnız bu "farklılık"tan kastım giyim, kıyafet, davranış konusunda uçlara tırmanmak değil, yanlış anlaşılmasın. İşi teşhir boyutuna çıkarmadan kendi zevklerini ön plana çıkarmak yalnızca. 



Aynısı bir postumda benim de karşıma çıkmıştı. Yine Hamburger'le ilgili bir post yazmışken bayanın biri postun başlığına "Allah'a şirk koşmak" olarak nitelendirmişti. Ne kadar sığ bir düşünce! 

Sen daha yazının içeriğini okumadan gelip ne hakla yorum yapabiliyorsun? 
Daha önceki yazılarımı takip etse bilirdi ki ne öyle bir inancım, ne de bu tarz şeylerle uğraşasım var.


Komik ve esprili yazmak hoşuma gidiyor ama bu şekilde üstüne alınanlar oldukça bu durum can sıkıcı bir hal almaya başlıyor ister istemez. Ki benim yazılarımı çoğunlukla kafa dağıtmak için okuyacaksınız, derine inmeyeceksiniz. 
Ben nasıl ki sadece kafa dağıtıp sizlerin beğenisine sunmak için yazıyorsam siz de eğlence amaçlı okuyacaksınız, bu kadar basit. Hata ararsanız tonla bulursunuz zaten. İmladan tutun, yazım kurallarına kadar. Ama son olarak laf edeceğiniz şey yazdıklarımın içeriği ve hayatım. 


Gerçi uzun zamandır böylesine kötü bir yorum almadım ama sadece yazasım geldi.  Dediğim gibi sizlerle isim ve fotoğraf vermeden de olsa hayatımı ve ilişkimi paylaşıyorum. Erkek arkadaşımın izni ve benim de hevesim olduğu sürece yazmaya da devam edeceğim yani (Hamburger deyimiyle) kafanızı şişireceğim çok post olacak! 



Ve bu arada değinmek istediğim bir konu daha var. Hazır başlamışken ona da bir el atayım bu güzel ve fazla sıcak pazar gününde. 

Son 2-3 haftadır derslerden koptuğum için bloga olan ilgimi arttırdım ve aldığım yorumlar inanılmaz! Yorumlarınız gerçekten beni acayip mutlu ediyor ve has getiriyor. Hayallerime bir adım daha yaklaştığımı bilmek gerçekten inanılmaz bir duygu! Ve bunda sizin de katkınız var şüphesiz.




Bu yüzden yorum yazan, beğenen elleriniz hiç dert görmesin inşallah. 

İlerde bir gün gerçek prenses olduğumda hepinize saraydan bir iş ayarlayacağım, maaşınız da dolgun olacak. Hiç merak etmeyin geleceğiniz emin ellerde! Prensesler her işi halleder! :) 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!

Trajik başlığımdan da anlayacağınız üzere hayatım gittikçe daha değişik bir hal alıyor ve sevgilimden ismimi alacakları danaya koymasını istedim!  Evet, herkes şok!  Herkes iptal!  Ama ben daha şimdiden yaz için inek sağmayı öğrenmek istiyorum. Belki de blogger'lıktan emekli olup çiftçilik yapmanın vakti çoktaaaan gelmiştir...  Elveda Chanel no:5'ler, merhaba inek boku kokuları. Elveda hayalimdeki Tarık Ediz abiye koleksiyonu, merhaba möö'lemeler!  Ayy şaka bir yana tabiki de daha hali hazırda başlangıç seviyesinde olan elitliğimden asla ödün vermeyeceğim lakin hayvanların her türlüsünü sevmek, okşamak hoşuma gidiyor! Buna 500 kiloluk inekler de dahil. Ve yine kocaman bir EVET, inek sağmayı kendi özgür irademler istiyorum. (Şaşkınlıktan açılan ağızları kapatın bakayım! Evlenip ineklerimin anası, evimin kadını, kocamın prensesi olacağım!) Darısı başınıza sinsiler!  ---------------------- Şimdi de mikrofonu iç sesinizden uzaklaştırıp

O gemi bir gün gelecek mi İsmail Abi?

Bu günlerde aynen atanamayan İsmail Abi gibi dolanıyorum ortalıkta. Hamburger'e her kavga sonunda söylediğim "Senin Mecnun olmaya cesaretin varsa ben her zaman Leyla'yım." lafı döndü dolandı sadece anılarda kaldı sanırım. Bırak Leyla ve Mecnun olmayı, İsmail Abi'nin bile basit bir versiyonuyum sadece. Benim de Şekerpare'm Hamburger oldu, o da Şekerpare gibi "Gelmicem" demedi de sadece "Bakarız" deyip duruyor. (Belirsizlikler ve numarası kalmayan ayakkabı kadar b*k bir durum daha yok bu hayatta!) Biliyorum bu işler her zaman benim hayatımdaki gibi güllük gülistanlık olmuyor, bazen seçimler yapmak gerekiyor, bazen birilerinin iyiliği için kendinden fedakarlık etmek gerekiyor.  Bense 18'ime gelip bunları yeni yeni öğreniyorum. Çünkü bu zamana kadar kimseyi Ege Bölgesi dışına uğurlamadım, kaldı ki şimdi koskoca bir Avrupa ülkesi Hamburger'i bekliyor. (Koskoca dediğime bakmayın, bizim İzmir kadar!)  Ah ulan diyorum

"Chanel'e ihtiyacım yok, ben aşk istiyorum."

Artık eskisinden daha farklıyım. Daha enerjik, daha gözü kara, daha eğlenceli ve daha bir sürü sıralanabilecek madde.  Ama gelin görün ki çevremde bu davranışlarımın farkında olabilecek kimse kalmadığı için fazlaca depresif görünüyorum!  Gerçi Hamburger bu halimi anlamayıp benden iyice uzaklaşıyor! Aslında tek istediğim sevgi ve ilgi! Yağmur altında kalmış kedi yavrularından hiçbir farkım kalmadığını ne zaman anlayacak?  Aslında şaka bir yana bugün dinlerken fark ettim ki hayatım şarkısı Fransızca olacakmış! Üstüne üstlük tek bir kelimesinden bile nefret ederken!  Hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama Zaz'dan Je Veux! Tek kelimesiyle muhteşem.  Tabi eğer benim gibi cahilseniz çeviriyi okumadan dinlemek pek bir işe yaramıyor, sadece melodisi suratta bir kilo dondurma yemiş gibi ponçik bir his bırakıyor!  Şarkı için  https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A Çeviri için  http://www.sarkicevirileri.com/zaz-je-veux-sarki-cevirisi/ "Beni mutlu edecek olan sizi